Paylaş
Yunan adalarına gidip Bodrum’dan, Çeşme’den daha ucuz olduğunu söyleyenler var. Bir bakıma haklılar.
Euro’nun aşırı değerlenmesine karşın bir Yunan adasında yeme-içme keyfi, deniz-plaj sefası, otel-konaklama masrafı...
Yalıkavak’ta bir akşam yemeğinden, Alaçatı’da bir beach kulüpten, Türkbükü’nde bir butik otelden daha hesaplıya gelebiliyor.
Ama hangi Yunan adası?
Yunanistan’ın üzerinde insan yaşayan ada sayısı 200’den fazla.
Girit başka, Rodos başka, Patmos, Leros, Kalimnos başka...
Bunların her biri Türkiye’de farklı farklı yerlere tekabül ediyor.
Örneğin Kos adası Kilyos ise, Kalimnos adası Kaş.Midilli adası Marmaris ise, Fiaki adası Fethiye...
Nasıl ki Türk sahillerinin müşterisi, fiyatı, rayiçleri farklı farklıysa..
Yunan adalarının da öyle.
Paros’a ayrı turist gidiyor, Mikonos’a ayrı.
Santorini’nin alıcısıyla Limni’ninki bir mi?
O yüzden Bodrum ya da Çeşme’yi Yunan adalarıyla kıyaslarken hangisiyle mukayese ettiğimiz önemli.
Mesela Bodrum-Türkbükü...
80 milyonluk ülkenin en zenginlerinin yazlıklarının olduğu, lahmacun-ayranın bile 500 liradan satıldığı bir yer.
Mesela Çeşme-Alaçatı...
Beach’lerinde bölüm başına 100 bin lira kazanan oyuncuların, paylaşım başına 30 bin lira isteyen fenomenlerin yüzdüğü bir belde.
Hakeza Yalıkavak...
Rus oligarkların, Arap şeyhlerinin ultralüks megayatlarını çektikleri bir liman. 30 sene önce böyle değildi ama artık durum bu.
Buralardaki fiyatları Monte-Carlo ile, Saint Tropez ile, Cannes ile karşılaştırmak gerekir.
Yunan’daki tekabülü de Maltepe sahilinden hallice Kos, Burgazada’dan şirince Kalimnos değil...
Santorini ve Mikonos gibi en pahalı muadilleridir.
Ki gidenler bilir, bir Nammos Beach ya da bir Scorpio’s Türk rivierasından hiç de ucuz, hesaplı, ortadirek değildir.
Tıpkı her Fransızın Monaco’da, her İtalyan’ın Capri’de tatil yapmadığı misali...
Buralarda da Yunan’ın armatörü, Suudi’nin prensi, Rus’un oligarkı eğlenir.
İşte bu yüzden Alaçatı’da iki aylık yaz için mülk parası kadar kira ödeyen, çalışacak garsonu, aşçıyı bile İstanbul’dan getirip gece yatmaları için sezonluk otel tutan Türk işletmesiyle...
Patmos sahilindeki dededen kalma evinin giriş katını restoran yapıp eşiyle çalıştıran Yunan lokantacı...
Elma ile armut gibidir.
Velhasıl elmaları elmalarla, armutları da armutlarla tartmak gerekir. Tıpkı Nişantaşı’ndaki bir evin fiyatını, Dedeağaç’taki değil, Atina’nın Kolonaki semtindeki bir evle kefeye koyar gibi.
Kral Richard çok yaşa!
Peter Shaffer’ın yazdığı ve Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği “Amadeus”ta kadro değişti.
Başrollerini Selçuk Yöntem (Antonio Salieri), Okan Bayülgen (Amadeus Mozart) ve Özlem Öçalmaz’ın (Costanze) paylaştığı oyunda Öçalmaz, hamileliği nedeniyle kadrodan ayrılmıştı. Şimdi de Okan Bayülgen de ekiple yollarını ayırdı. Yeni Konstanze Dilan Çiçek Deniz, yeni Mozart ise Tansu Biçer.
Duyduğuma göre Bayülgen yeni projesi “Kral Richard” için hazırlanıyor.
Umarım Richard daha uzun ömürlü olur, ondan da sıkılıp iki yılda bırakmaz.
Slip, oje ve eteğin ortak noktası
Erşan Kuneri”nin galasında sürdüğü siyah ojeleri, tekne tatilinde giydiği slip mayosuyla gündem olan Uraz Kaygılaroğlu bu kez de İskoçya gezisinde etek giydi. Hemen hiddet buyurmayınız, bu ülkede erkeklerin kullandığı kilt adında bir giysi bu.
Fakat incesine bakarsanız kiltin üstüne giydiği hırka da neşeli tarzda.
Gala, tekne ve İskoçya vakalarının ortak noktasıysa Cem Yılmaz. Her üç olayda da Uraz’ın yanında hep yakın arkadaşı Cem vardı.
“Acaba” diyorum, “Baba acayip yakıştı” falan diye trolleyip Uraz’ı gaza getiren Cem mi?
Paylaş