Yazın yeni hitleri ve akla getirdikleri

Mustafa Sandal ve Reset: Sadece şarkısının adı ‘Reset’ değil, Emina’dan boşandıktan sonra kendisini de resetlemiş/sıfırlamış gibi. Bir ara iyiden iyiye kamu spotlarında oynayan “aile babasına” bağlamıştı. 50’sine iki kalmış bir müzisyen yeniden seksi pop star olur mu, hep beraber göreceğiz.

Haberin Devamı


Emina ve Güzelliğine:

Emina demişken... Edis’le yaptıkları ‘Güzelliğine’ düeti, bana fena halde Rihanna-Drake’in ‘Too Good’ düetini çağrıştırıyor. Beste, Darko Dimitrov’a ait. Bir “apart otel” durumu var mıdır, uzmanları bilir tabii. Ama varsa da bence bizimki daha güzel.

İdo ve Bileklerime Kadar Acıyo:

Belli ki takip ettiğim insanlar da çok seviyor ki ‘keşfet’im İdo’nun çeşitli sahillerden videolarıyla dolu. Zaten üç günde 2 milyon tık az buz şey değil. Yalnız keşke İdo kaşına/gözüne gösterdiği özeni vücuduna da gösterse. Ya da en azından tekrar kilo alana kadar bir süre şort giymese.

Ne güzel falcımızdın sen Susan Miller Abla...

Dünyanın en popüler astroloğu. Türkiye’deyse belki dünyada olduğundan bile daha popüler. O kadar ki İngilizceden sonra ilk aplikasyonunu Türkçe çıkardı.
Bir yıl önce yaptığımız röportajda da Türkleri ne kadar sevdiğini, sordukları sorularla, yaptıkları yorumlarla onu nasıl mutlu ettiklerini anlatmıştı ballandıra ballandıra.
Zaten her pazar Hürriyet için yaptığı haftalık yorumları okuyorsunuz.
Fakat Susan Miller iki haftadır yaptığı yorumlarla milleti depresyondan depresyona gark ediyor:
Koçlar zaten birikti, Oğlaklar hepten gitti. Kanlı tutulma üstüne tüy-biber ekti...
Millet işi gücü bırakmış, şu anda Uranüs nerede, Güneş’e ne kadar ters açı yapıyor, Mars hangi yönde ilerliyor, Merkür ne kadar geriledi onun derdinde:
Şu kadarını söyleyeyim; eğer Kandilli gezegenleri Caddebostan’ın, Topağacı’nın ettiği kadar takip etseydi, çoktan uzay istasyonu kurmuştuk kendimize.

Haberin Devamı

Nur Yerlitaş’ın kendini  zorla nefret objesine dönüştürmesi

Hadise’nin annesinin intihar girişimini televizyon kanalından ifşa ettiği için eleştiriliyor Nur Yerlitaş.
Haksız da değil eleştirenler: İnsanlar bir felakete uğrayıp ocağına düşmüş; sense mahallenin dedikoducu ablası misali, onları daha da zor bir şeyle muhatap ediyorsun.
Kötülük de iyilik gibidir: Çift taraflı işler. Kimsenin yanına kalmaz, döner dolaşır, yapana da zarar verir.
Mesela ben istemezdim komşum olmasını, Nur Yerlitaş’la aynı mahallede oturmayı.
Eminim kendi çevresinden de “yarın öbür gün acaba bana ne yapar” diye düşünen insanlar vardır.
Bunun sonu yalnızlık hem de korkunç bir yalnızlık.
Bir bakmışsın “dedikoducu abla” günün birinde kendisini, mahallenin “sevilmeyen cadalozu” olarak bulmuş.
Ve arkasından ittiren yok, kimse zorlamıyor.
Nur Yerlitaş bunu kendi kendisine yapıyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları