Paylaş
Bugün Cem Yılmaz’ın deyişiyle “Dünya Saplar Günü”. Yani Yalnızlar Günü.
Yarınki Sevgililer Günü’ne inat olsun diye kutlanıyor. Bir de Dünya Bekarlar Günü var; tekliği ifade eden 1 rakamından yola çıkılarak 11.11 yani 11 Kasım’da kutlanıyor.
Kapitalizmin allayıp pullayıp hayatımıza soktuğu Sevgililer Günü gibi bu tarihleri ciddiye alıp değerlendirmesinde sayısız fayda var.
Çünkü TÜİK verilerine göre Türkiye’de yalnız yaşayanların sayısı son 10 yılda yüzde 77 artarak 5.2 milyon kişiye ulaşmış.
Bunda yaşam ve aile tarzındaki değişimlerin yanı sıra artan boşanmaların da etkisi olduğu muhakkak.
“Yalnızlar”ın yaklaşık 1 milyonu İstanbul’da yaşıyormuş.
O hanelerden biri de bana ait. Anlayacağınız büyük bir “yalnızlar pazarı” var ortada.
Pazar demişken... Nişantaşı’nda kurulan “eski sevgili pazarı”nı duymuşsunuzdur.
İnsanlar ayrıldıkları sevgililerinden kalan giysi, kitap, saat gibi eşyaları stantlarda satışa sunuyor.
Pazarı düzenleyen işletme sahibi çok talep olduğunu ama alan kısıtlı olduğu için sadece 20-25 standa yer verebildiklerini söylüyor.
Bunların çoğunluğunun kadın satıcılar olduğunu düşünüyorum. Zaten pazardan çekilen fotoğraflar da o yönde. Asıl amacın da paradan ziyade, bir çeşit intikam alma, “Seni sildim” mesajı verip rahatlama gibi.
Zaten satılan eşyaların üzerine komik komik notlar bulunuyor. Örneğin kırmızı bir kazağın üzerindeki notta “Sana kırmızı hiç yakışmıyor” yazılmış.
İşin şakası bir yana, gittikçe artan yalnız nüfus için bazı önlemlerin de alınması gerekiyor. Çünkü Türkiye’de tamirattan tutun kargo hizmetlerine kadar birçok iş, bir kişi çalışsa bile evde sürekli birinin bulunduğu varsayımına göre düzenlenmiş.
Örneğin banka kartınız gelir, sizi evde bulamadıkları için gidip şubeden almanız gerekir. En ufak bir tamirat için o gün izin yapmalısınız ki ustayı karşılayabilesiniz.
Kedinizi-köpeğinizi bırakabileceğiniz yerler az ve pahalı olduğu için ya hayvan sahibi olmayacaksınız ya da uzun seyahate çıkmayacaksınız gibi gündelik hayata dair teknik meseleler bunlar.
Yerel ve ulusal siyasetçilerin hızla çoğalan bu kitle için pratik çözümler geliştirmesi gerekiyor.
Olayın bir başka boyutuysa konut sorunu. Tek yaşayanlar arttıkça konuta olan talep de artıyor, kiralar ve ev fiyatları yükselişe geçiyor.
Şöyle de hesaplanabilir:
İstanbul’da yalnız yaşanan 1 milyon hanede eğer 4 kişilik çekirdek aileler otursaydı, 750 bin konut boşa çıkacaktı.
Nuri Bilge Ceylan 2008’de Cannes Film Festivali’nde ‘en iyi yönetmen’ seçilince, “Ödülü yalnız ve güzel ülkeme ithaf ediyorum” demişti.
Aradan geçen 16 senede kelimenin tam anlamıyla gerçek mi oluyor ne?
Gökhan Zan’ın fikriyatı nedir?
Futbolcu Gökhan Zan’ın 6 Şubat depreminde memleketi Hatay’da yaptıklarını takdirle izledik haftalar, aylar boyunca.
Sadece kendisi harekete geçmekle kalmadı; yaptığı çağrılarla geniş kitleleri de tetikledi yardım konusunda.
Sonra siyasete merak sardı Zan. Genel seçimlerde İYİ Parti’den milletvekili adayı oldu ama seçilemedi.
Aradan dokuz ay geçti, şimdi yeniden aday. Bu kez TİP’ten belediye başkanı olmak istiyor Hatay’a.
Her Türk vatandaşı gibi elbette Gökhan Zan’ın da hakkı bu adaylık.
Yalnız şöyle bir şey var: İYİ Parti kendini milliyetçi olarak tanımlayan, siyasi skalamızın sağında yer alan partilerden biri.
TİP ise malum, en solunda.
Bu tür tercihlerde ideolojik bir tutarlılık da olması gerekmiyor mu?
İki ücret, iki komik tepki
Sahnelere eşzamanlı dönen Ata Demirer ve Cem Yılmaz’ın bilet fiyatları gündemde. Ata Demirer’in biletleri 6 bine kadar çıkıyor; Cem Yılmaz’ın karaborsaya düşen biletlerininse 50 bin liradan satıldığı iddia ediliyor.
Komedyen Yasemin Sakallıoğlu’na sorulmuş bu fiyatlar. “Ben 50 bin lira verip gülemem” diyor. Valla ben de gülemem. İçime oturur, hiçbir şey anlamam o gösteriden. Hele bir de ezkaza az gülersem “Olsun olsun 3 bin liralık güldürdü ya!” diye Cem Yılmaz’a bilenirim kalan 47 bin için. “Benim gösterime 50 bin lira verenlerin ekstradan evlerine temizliğe giderim” diyor Sakalloğlu. Bu komik işte. Helalinden sana 500 Yasemin.
Bir başka tartışılan fiyat da Merve Boluğur’un sahne ücreti. 300 bin liraya sahneye çıktığı iddialarına cevap, Selen Görgüzel’den geldi:
“Bir mekân bulsun, çıksın; ona bu 300 bin lirayı versinler, üstüne 300 bin de ben vereceğim...” 300 yetmez Selen. Üstüne bir torba ayı kanı, bir ölçü sünnet derisi, bir biberon da anne sütü gönder. Güzelleşmek sadece senin hakkın değil ki.
Serdar ve sarışınları
Serdar Ortaç yeni sevgilisi Çağla Taşdelen’i “hayatının kadını” ilan etti. Etsin, hobi olarak yine etsin de hani sarışınlardan uzak duracaktı? Hani annesi tembihlemişti de sözünü dinlemediği için bin pişmandı?
“Survivor” yarışmasında ünlenen Çağla, orijinal mi bilmem ama bildiğin civciv sarısı.
Paylaş