Paylaş
Ünlü oyuncu 1.5 yıl önce İstanbul’da yaşadığı bir tacizi, daha doğrusunu tecavüz girişimini anlattı.
Bir gün Mecidiyeköy’de elinde çantalarla yürüyormuş. Sıcak bir gün, önü yokuş...
Beyaz bir servis minibüsü yanaşmış, kapısı zaten açıkmış. Şoför “Atlayın, yokuşun başına kadar çıkarayım” demiş.
Wilma boş bulunup binmiş. Mezarlığın yanında durmuş minibüs. Issız bir yer... Şoför kapıları kapatmış, perdeleri çekmeye başlamış.
Wilma Elles “Ne yapıyorsunuz” diye sorunca da “Çok güzelsiniz, tanışalım” falan demeye başlamış.
Wilma’nın zekâsı ve soğukkanlılığı burada devreye giriyor işte.
“Siz de çok hoş bir erkeksiniz, numaramı vereyim, sizinle daha iyi bir yerde bir araya gelelim” demiş.
Tacizciye havucu gösterip sopadan kurtulma taktiği... Adam tabii ki minibüsün içinde sıkıştırmaktansa madem karşı taraf da kendisini beğendi, ümitlenmiş.
Wilma’nın asıl vurucu darbesi şu: Yanlış bir numara vermek yerine inandırıcı olmak için gerçek numarasını vermiş, “Çünkü o anda mutlaka çaldıracağını biliyordum” diyor.
Şoför kandırılıp kandırılmadığından emin olmak için aramış tabii Wilma’nın verdiği numarayı. Wilma’nın telefonu çalınca emin olmuş doğru söylediğinden.
Telefon çalmasa ya da başka biri açsa inanmayacak Wilma’ya.
Hazır kıstırmışken, serbest bırakmayacak.
“Titreyerek indim minibüsten” diyor. Sonra adam beş-altı kez aramış.
Bilmiyorum ama keşke polise şikâyet etseymiş.
Çünkü bugün ona yapan yarın da başkasına yapacak aynı şeyi.
Hoş şikâyetçi olsa ne olacak ki? Adamı karakola çekseler bile...
“Otostop çekti” diyecek...
“Numarayı kendisi verdi” diyecek...
“Ben de birkaç kez aradım” diyecek...
Üstüne bir de “Acaba mı?” diye kadına, anlattıklarına şüpheyle bakılacak.
Mezarlık kısmı ıssız olsa da Mecidiyeköy şehrin göbeği...
Olay güpegündüz gerçekleşiyor.
Ne zor bir ülkeye, nasıl bir kadın cehennemine çevirdik bu toprakları...
Hayatta kalmak, beden bütünlüklerini korumak için bile Mata Hari gibi ölüm kalım taktikleri gerçekleştirmek zorunda kalıyorlar.
O yüzden bu kadın tacizlerinde “beyan esastır” arkadaş!
Elbette aramızdan bazıları, bunu kullanmak isteyecek art niyetli kadınların kurbanı olabilir. N’apalım, varsın olsun, kurunun yanında bir-iki de yaş yansın.
Kadınlara her gün yaşatılanların yanında devede kulak kalır bu...
Bugün bayram sıra Hadise’de
Demet Akalın, Hadise’yle rekabetinde geçen sene kendisine yakışmayan bir ayıp yapmış, bel altı vurmuştu.
Hadise’nin 10 milyon takipçiye ulaşmasıyla ilgili şöyle demişti:
“Ay yazık ona. Ben araştırttım, milyoncuk bile değil. Kocası da yok, milyoncukları da...”
Takipçi sayılarıyla ilgili bu polemikte... Daha doğrusu polemik bile değil, çünkü polemik için en az iki kişi gerekiyor.
Hadise hiç cevap vermiyor böyle şeylere...
Konunun sevgilisi ya da eşi olmamasına, yalnızlığına getirilmesi, nereden baksanız ayıptı.
Hadise, Mehmet Dinçerler ile evlenince şık bir hareket yaptı Demet Akalın.
Yeni evli çiftin bir fotoğrafını paylaşıp, altına “Bayan Dinçerler, çok mutlu olun” yazdı.
Hadise’ye yeni soyadıyla hitap etmesi, böylece hem kendisini, hem eşinin ailesini onurlandırması zekice ve hoş bir hareket.
Hadise, olumlu-olumsuz, bu tür şeylere cevap vermiyor dedik ya...
Bu kez durum farklı. Çünkü bayramdayız.
Bayramda küsler barışır, dargınlıklar, kötü anılar geride bırakılır.
Temiz sayfalar açılır.
Demet Akalın’ın bu kibar tavrı karşısında, aynı zarafette bir karşılık vermesi de Hadise’ye çok yakışır.
Paylaş