Paylaş
Atatürk’e benzerliğiyle tanınan Serdar Görel isimli vatandaş Cumhuriyet Bayramı’nda TikTok’ta açtığı canlı yayın yine binlerce insan tarafından takip edildi.
Bu tür yayınlar sırasında hesap sahibine maddi kazanç sağlayabilecek hediyeler göndermek mümkün.
Görel’in özel günlerde açtığı bu yayınlardan para kazanması tartışılıyor.
Peki bu olay karşısında nasıl tutum takınmalıyız?
Fiziksel görünümünün avantajını paraya çeviren bir “Atatürk istismarıyla” mı karşı karşıyayız?
Ulu Önder’in ismi ve hatırası kullanılarak elde edilen bu kazanç “Atatürk’ü Koruma Kanunu” kapsamına girer mi?
Atatürk filmlerinde rol alan Aras Bulut İynemli, Sinan Tuzcu, Rutkay Aziz, Haluk Bilginer gibi aktörlerin bu yapımlardan elde ettikleri gelirle bir farkı var mı?
Varsa nasıl bir fark?
Öyle ya... Onlar da dış görünüşleri Atatürk’e benzediği için bu rollere seçiliyor.
Bu yayınları açıp, üstüne hediye yağdıran kişiler, elinden parası alınmaya hazır ahmaklar mı?
Yayını izleyip altına “Seni çok özledik”, “Seni asla unutmayacağız” gibi notlar bırakanlar, karşısındakini Atatürk sanıp, kendisine hediye gönderdiğini zanneden biçareler midir?
Bu soruların cevaplarına, en azından kendi adıma karar verebilmek için Görel’in yayınlarını izledim.
Sömürülmüş mü olduk şimdi?
İster sanatçı, ister siyasetçi isterse de tarihi bir kişilik olsun... Toplumdaki önemli figürlerin yeniden üretilmeleri öteden beri ilgi çeken bir konu.
Romanını yazabilirsiniz, filmini çekebilirsiniz ya da hayatının önemli dönemlerini geçirdikleri yerleri müzeye çevirebilirsiniz.
Madame Tussauds Müzesi mesela. İstanbul’da da bir şubesi var.
Ünlü şahsiyetlerin neredeyse bire bir benzeyen balmumu heykelleri sergileniyor.
Giriş ücretini ödüyorsunuz, içeride Napolyon ya da Michael Jackson’la yan yanaymış gibi fotoğraf çektirebiliyorsunuz.
Nazi işgal yıllarını kütüphane gibi bir yerde iki yıl saklanarak geçiren Yahudi kız çocuğu Anne Frank’in günlüğünde yazdıklarını bire bir yaşadığınız o evi gezebiliyorsunuz örneğin.
Küba’da Amerikalı yazar Ernest Hemingway’in müdavimi olduğu El Floridita Bar’da normalin üç-beş kuruş fazlasına “mojito hüpletebiliyorsunuz”.
Nitekim Havana’da hüplettik.
N’olduk şimdi, sömürülmüş mü olduk fena halde?
Neyse ücreti öderim!
Atatürk’e düşkünlüğüm sayesinde bazı özel koleksiyon ve müzelerdeki Atatürk hatıralarına dokunma fırsatı bulabilmiş biriyim.
Çanakkale Savaşı’nda taşıdığı subay kılıcı, beylik tabancası, üstünde ismi yazan sigara kutusu gibi özel parçalara dokunurken onun da bu eşyalara dokunduğunu hayal etmek insanın gözlerini dolduran bir deneyim.
Yazıyı yazmadan önce Serdar Görel’in yayınlarını hiç izlememiştim.
Tartışmalar ayyuka çıkınca açıp baktım. Görel, sadece görünüş olarak değil, bakış, tavır, duruş olarak da Gazi’nin fotoğraflarını çok andırıyor.
Bunların ne kadarı çalışılmış, bilmiyorum tabii.
Ama Atatürk kafasını kaldırıp sağ üste baksa nasıl bakacağını görmüş gibi oluyorsunuz.
Zaten Serdar Görel de bu benzerlik nedeniyle birçok yapımda yer almış.
Yapay zekâyla Atatürk yapsalar, onu da izlemek isterdim. Keşke deneyimi ilerletip kişiselleştirebilse mesela yapay zekâ.
Türk müziğini çok sevdiğini biliyorum. Sesini hiç dinleyemediği Zeki Müren’i dinletip, “Paşa” nasıl bulduğunu sorardım “Başkomutan”a.
Biletse bilet, neyse ücreti öderdim.
Yin ve Yang gibiler
Türk film ve televizyon endüstrisinin başarılarının ödüllendirildiği geleneksel Türk-Amerikan Topluluğu’nun New York’taki galasına Serenay Sarıkaya ve Hande Erçel birlikte katıldı.
Ödül törenindeki samimi davranışları dikkat çeken iki ünlü isim tam anlamıyla göz doldurdu.
Biri siyah, diğeri beyaz kıyafet tercih eden sarışın ve esmer güzeller “Yin ve Yang” gibi birbirlerini tamamlıyorlardı sahnede.
Bu buluşmada ilk kez bir araya gelmiş Sarıkaya ve Erçel.
Yahu madem birlikte bu kadar güzel bir enerjiniz var, birbirinizi böyle gülümsetip pırıl pırıl parlatabiliyorsunuz, New York’u beklemeye ne gerek vardı, Türkiye’de de yan yana gelseniz de hanginize bakacağımızı şaşırsak...
Paylaş