"Tek eşliliğe inanmıyorum aldatılmayı her türlü kabul ederim" Eliz Sakuçoğlu’nun korkunç 90’lar kokan açıklamaları

Eliz Sakuçoğlu’nun yaptığı bu şok açıklamadan bahsediyorum. Aşk, ihtiras, aldatma, sataşma, tahrik, zekâ...
Mükemmel tasarlanmış bir 90’lar çıkışı için her şey var ve dozunda.
Santim santim hesaplanmış: Son sürüm fotoğraflar eşliğinde kimin manşete koyacağı belli, kimin kızıp açıklama yapacağı, kimin bunu köşesine/programına dolayacağı...

Gerçekçi davranıyor, “külüstür” diye hiç küçümsemiyor: Hiç gocunmadan şu eski ama garantili yönteme de başvuruyor:
Hani Hülya Avşar’dan tereke, “aldatılmayı kabul eden kadın” klişesi.
Amaç yankı uyandırmaksa; bu klişe test edildi, onaylandı.
Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değiyor; her seferinde 1’e 5 veriyor.

Tek sıkıntı...
Hasbelkader 2018’lere gelmiş bulunuyoruz ya...
Başlığa çekileceğini bile bile...
Bugünün Türkiye’sinde...
Aşk, ilişki ve kadın meselelerine dair...
Vereceğin/vermek istediğin...
Temel mesaj bu mudur?

GÜNDEM SÖZLÜYE KALK

◊ Gülse Birsel’in “Jet Sosyete”de canlandırdığı “eski model Gizem” karakterinin Gizem Özdilli’yi çağrıştırdığını düşünen çok. Gerçi hiçbir karakterin gerçek kimseyle alakası olmadığı açıklandı.
Ama pazar akşamı diziyi izlerken yine de düşünmeden edemedim: “Bir zamanların mağaza açılışlarına giden manken” benzetmesi acaba Gizem Özdilli’nin de kulağına gitmiş midir? Gitmişse diziyi izlemiş midir? İzlemişse o da karakteri kendisine benzetmiş midir? Yahut “Ne alakası var?” mı demiştir? Mutsuz mu olmuştur, hoşuna mı gitmiştir?
◊ Seren Serengil’in Yaşar İpek’le yaptığı barışma sözleşmesine niye bu kadar abanıldı, bilmiyorum.
Serengil’le ilgili son 20 yıldır duyduğum en sempatik şey bence: “Tartışmada gitmek yok; yan oda olabilir, salon olabilir. Aramızdakileri aile fertlerine ya da sosyal medyada anlatmak yok. Bekar evi kapatılacak...” İnsanın aklına geliyor tabii: O aile ferdi kim? Hangisi sosyal medya boşboğazı? O bekar evi nerede?

Arda neden sert oynuyor?

BİR SİNİR HARBİNİN ANALİZLİ DÖKÜMÜ

Arda Turan-Aslıhan Doğan çiftine bir restoran çıkışı soruyorlar: “Evde, sade törenle evlendiniz; hayalinizdeki düğün nasıldı?”
Ne demek istiyor muhabir?
Türkçesi şu: “Erken gelen bebek nedeniyle apar topar evlendiğiniz iddia edildi. Düğün de yapamadınız. Nasıl hissediyorsunuz?”
Ne cevap veriyor Aslıhan Doğan? Eliyle ağzına fermuar işareti yapıyor.
Türkçesi şu: “Söyleyecek şeyler var ama ağzımı kapattım, bu konuda konuşmuyorum.”

Demek çift arasında daha önceden bunun konusu olmuş.
Sinir harbi devam ediyor. Ne diye üsteliyor bu kez muhabir?
“Arda Bey size konuşma yasağı mı getirdi?”
Ne demek bu?
Türkçesi şu: “Madem bu konuda söyleyecekleriniz var niçin ağzınızı bantlıyorsunuz? Yoksa konuşmamanızı isteyen biri mi var? Arda Bey size bu konuda konuşma mı diyor?”

Arda Turan, her zamanki soğukkanlılığıyla ne cevap veriyor muhabire?
“Senin kafanı, gözünü yararım.”
Dolunay gitse, içindeki kurt adam sönse, aslında ne demek istiyor Arda Turan?
“O soruyu sorarak neyi ima ettiğinizi bilmiyor muyum? Bu konunun benim canımı ne kadar yaktığını fark etmiyor musunuz? Niye bu kadar üstüme geliyorsunuz?”
Belli ki kimsenin umurunda olmayan bir detaya, gereğinden fazla önem veriyor, bu konuda aşırı hassaslaşıp kendine de yakınındakilere de hayatı zehir ediyor Arda Turan.

Belki şunu bilse rahatlayacak:
Bir gün bir bebekleri olduğunda, o bebekle ilgili herkesin aklında tek bir şey olacak: Analı-babalı, sağlıklı büyümesi.