Paylaş
Eşinden ayrılan Petek Dinçöz, ABD Miami’ye yerleşti. Oğlunun yabancı dilinin ilerlemesi için almış bu kararı. Eğitimine orada devam edecekmiş.
Aslında bir insanı sevdiği, tercih ettiği şehirlerden bile tanıyabilirsiniz.
Mesela ben olsam Miami’yi değil, San Francisco’yu tercih ederdim. Bir kere İstanbul’a çok benziyor. Yokuşları bile. İnsan daha az yabancılık çeker.
İster seyahat, ister yerleşmek için olsun dünyanın başka kentlerini ancak “şehirlerin anası” İstanbul’a benzediği ölçüde sevip benimseyebiliyorum.
Başka bir şehre gidemez miydi İngilizce için? Elbette.
Ama Miami, son yıllarda Türklerin yurtdışında en çok rağbet ettiği şehirlerden biri. Seda Sayan, Sibel Can, Mahsun Kırmızıgül, Perran Kutman gibi isimlerin tercihi. Kenan İmirzalıoğlu-Sinem Kobal’ın da öyle.
Miami’nin yanına Berlin ve Londra’yı da koyabiliriz. Bergüzar Korel ve Halit Ergenç’in yerleştiği Londra da güzel şehir. Belki de New York’tan sonra dünyanın en çoğulcu kenti.
Mustafa Sandal, Haluk Bilginer, Hülya Avşar Londra’cı örneğin.
Buna mukabil Tarkan Berlin’ci. Hatta pandemiyi de orada geçirdi.
Kıvanç Tatlıtuğ ve Başak Dizer Paris’çi ama Paris, rağbet açısından bakıldığında bu iki şehrin yanında geride kalıyor tabii.
Halbuki bir İstanbullu için Berlin’in de Londra’nın da sorunu aynı:
Fazla karanlık ve fazla yağmurlu.
Onlar yerine Barselona çok daha iyi mesela. Bir kere kıyı şehri. Akdenizli. Yeme-içme, mimari, gece hayatı, özgürlükler... İstanbul Türkan Şoray’sa, Barselona Nazan Şoray’dır o anlamda.
Latin şehirlerinden konu açılmışken... Mesele elinizin kolunuzun rahat etmesi, bulunduğunuz şehre kolay hakim olmaksa bir Buenos Aires’i asla yabana atmamak, İstanbul’a benzeyen şehirler içinde üst sıralara koymak lazım. Ama uzak olduğu için herhalde, rağbet çok az.
Uzak Asya’da da Tokyo, Şanghay gibi İstanbul’la aşık atabilecek büyük metropoller var ama adı üstünde işte: Uzak Asya. Beden dilleri bile bizimkinden farklı. Atıyorum parmakla “2” gösteriyorsun, adam “Sola dön” anlıyor.
Mehmet Dinçerler fenomeni
Hadise’nin iş insanı nişanlısı Mehmet Dinçerler’i hiç şarkı söylerken dinlediniz mi? İlk başta 4 sene önce katıldığı bir yayında Ahmet Kaya’dan söylediği “Kum Gibi” düştü medyaya.
Zor şarkıdır, herkes söyleyemez. Ivana Sert’i hatırlasanıza, nasıl katletmişti şarkıyı.
Mehmet Dinçerler çok iyi kıvırmış. Tonlamalarından namelerine kadar.
Önceki gün başka bir videosu çıktı, bu kez de İlyas Yalçıntaş’tan “Dönebilsen”i söylemiş arabanın içinde.
Kayıt otomobilde alındığı için zaten klip gibi olmuş video. Gözünde güneş gözlükleri, rap’çiler gibi kaşlarını kaldırmalar falan...
Bir de yakışıklı adam ya, tipi falan da cuk oturuyor.
Olmuş yani olmuş.
Hiç niyeti var mıdır, niyeti yoksa bile tesadüfen mi sızıyordur bu haller bilemem ama...
Hep beraber fav’a atıp bekleyelim mi:
Mehmet Dinçerler müzikle ilgili bir şey yapacak.
Ve görürsünüz, gayet de iyi olacak.
Ne doğru bir karar
Yaza evlilik hazırlığı yapan Demet Özdemir ve Oğuzhan Koç, düğünün iki gün süreceğini açıkladı:
“Bir günü de arkadaşlarımızla eğlenerek geçirmek, herkese zaman ayırmak istiyoruz.”
Ne doğru bir karar. Çünkü falanca amcanın yemeği, filanca teyzenin tansiyonu, konuk karşıla/konuk ağırla/konuk yolcula derken zamane düğünleri çiftlerin aslında hiç eğlenemedikleri, protokollerden ibaret merasimlere dönüştü.
O yüzden bütün bu zorunlulukların olmadığı, herkesin sadece kutlama yaptığı ekstra bir gün, “düğün yorgunluğu”nu atmak için bire bir. Hem evlenenler hem de yakınları için...
Paylaş