Sırada ne var? Harry Potter Müzesi mi?

Leyleği havada gördüler ama uçağı göremiyorlar.
Bütün bu yurtdışı seyahatlerin ailenin özel jetiyle değil de tarifeli uçakla yapılması, anne Arzu Sabancı’nın ilişkiye sıcak bakmadığına yoruluyor.
Çünkü mesela abi Hacı Sabancı, eşi Nazlı Sabancı ile ilk sevgili oldukları dönemde ailenin uçağını vızır vızır kullanabiliyordu.
Arzu Hanım’ın daha önce de oğlunun Şeyma Subaşı’yla yakınlaşmasına sıcak bakmadığı, hatta limitsiz kredi kartına el koyduğu dillendiriliyordu.



Eğer yazılıp çizilenler doğruysa Hande Erçel’in aile onayını neden alamadığını anlamak zor.
Güzellik deseniz, ortada.
Kariyer, başarı deseniz, hakezâ. Şeyma Subaşı gibi ismi sürekli polemiklere karışan biri de değil.
Belki de geçmişte Kerem Bürsin, Kaan Yıldırım’la yaşadığı popüler ilişkilerdir sebep.
Ünlülerin sürekli ünlülerle birlikte olmasının kötü yanı da bu işte:
Sıradan biri olsa belki unutulup gidecek ama iki taraf da ünlü olunca hafızalara kazınıp taze kalıyor o ilişki.
Eğer durum buysa Hakan Sabancı açısından karizmayı acayip çizen bir pozisyon. Düşünsenize; Türkiye’nin en zengin ailelerinden birinin çocuğusunuz...
Yakışıklı, tarz sahibi, popüler bir iş insanısınız...
32 yaşınıza gelmişsiniz...
Ama hâlâ valideden izin almadan sevgili seçemiyorsunuz.
Gerekirse kartınıza el konuluyor, altınızdan uçak alınıyor.
Böyle bir portre, eninde sonunda karşı tarafın gözünde de çekiciliğinden kaybetmeye mahkûm.
Prens Harry’yi ilk başlarda bütün dünyada ikonik yapan neydi?
Sevdiği kadın uğruna “kraliyete bile rest çeken adam” imajı.

Londra’da ne yapacaklar çok merak ediyorum

HanSA çiftinin seyahat ajandası da ilginç. Acaba birlikte mi karar veriyorlar yoksa Hakan Sabancı’nın sürprizleri/jestleri üzerinden mi gidiliyor bu yerlere?
Mesela Paris... Evet, “romantizmin başkenti” diye anılıyor ama Paris’te tutmuş, Disneyland’a gitmişler el ele.
Finlandiya’da Kuzey Işıkları da romantik tabii. Ama ne bileyim, sanki biraz Maldivler, Monte Carlo, Venedik gibi birincil yerler bittikten sonra düşünülecek, ikinci halkada bir destinasyon gibi. O gözle bakarsanız Disneyland’dan sonra o da biraz “bilime meraklı oğlan çocuğu” işi...
Şimdi bakalım Londra’da neler olacak?
Harry Potter Müzesi? Legoland?

Palyaço korkusu

Disneyland, Harry Potter falan demişken... Onedio.com’da denk geldim, Galler Üniversitesi’nden bilim insanları 64 ülkeden yaklaşık bin katılımcıyla uluslararası bir “koulrofobi” yani palyaço korkusu anketi yürütmüş.
Ankete katılanların yüzde 5’i palyaçolardan korktuklarını belirtmiş.
Ben de yüzde 5’in içindeyim.
Palyaçoya benzer bir oyuncakla falan aynı odada uyuyamam bile.
Bu oran, yükseklik ya da kapalı alan korkusu gibi korkulardan daha yüksek.
Bazı insanların palyaçolardan korkmasının nedeni, duygularını gizleyen makyajları ve abartılı mimikleriymiş.
Palyaçoların hem tamamen insan gibi görünmesi hem de yüzlerini kaplayan makyajları birleşince insanlarda ister istemez “tekinsiz vadi etkisi” oluşturuyormuş.

Depremin ardından futboldaki en şık 6 hareket

6. Göztepe’nin liglerden çekilen takımların pankartlarını stada asması...
5. Galatasaray’ın Florya Metin Oktay Tesislerini Sivasspor’a açması...
4. Trabzon-spor’un Basel maçında yaptığı deprem koreografisi...
3. Yerli-yabancı futbolcuların katıldığı “Omuz Omuza” kampanyası...
2. Fenerbahçe ve Beşiktaş tribünlerinin sahaya oyuncak yağdırması
1. Taraftar gruplarının derhal afet bölgesine yardıma koşması...

Alice Cooper’ın mesajı

Johnny Depp ile kurdukları “Hollywood Vampires” grubuyla 10 Haziran’da İstanbul’da konser verecek olan Alice Cooper, Türkiye için bir taziye videosu çekti. “Metalin Babası” lakaplı sanatçı, “Kalbimiz depremden etkilenenlerle birlikte. İstanbul’a geleceğimiz günü iple çekiyoruz” diyor.