Paylaş
Sarımsak sevmem, alerjim yok ama sarımsaklı çorbada kullanılan kepçeyle sarımsaksız çorba servis edilse anlayabiliyorum bazen.
Arkadaşım var, pul bibere hassas. Yediği yemekte bir çimdik olsa eli yüzü şişip davul gibi oluyor.
Siparişte özellikle belirtmemize rağmen, unutulduğu ya da kaktırılmaya çalışıldığı çok başımıza gelmiştir.
Herhalde “N’olacak canım, zaten az, o kadardan bir şey olmaz” diye düşünülüyor.
Yemeği internet üzerinden sipariş ediyorsanız daha da dağılıyor dikkatler.
Hadi bizimki damak tadı, alerji gibi ikincil meseleler. Peki ya sağlık?
Oyuncu Ayşecan Tatari ile Edip Tepeli’nin geçen yıl doğan kızları Müjgan’ın bir rahatsızlığı var.
Bağırsak geçirgenliği nedeniyle özel bir diyetle beslenmesi gerekiyor, yoksa bağırsakları kanıyor. Domates, biber, tereyağı gibi bazı yiyecekler zinhar yasak.
Fakat gittikleri bir restoranda garsondan şefe kadar tembihlenmesine rağmen yemek tereyağlı geliyor. Annesi tadından fark edince ortaya çıkıyor ki o yemeğe 10 gündür tereyağı koymaya başlamışlar.
Halbuki baştan söylense başka yemek seçecekler, bu kadar basit.
Şöyle isyan etti Ayşecan Tatari:
“Garsonlara sordum, yetmedi şefe sordum. Siparişimi verdim. Siz gıda işi yapıyorsunuz. Konu sağlık!”
Haklı ama bir çözüm de bulamıyor insan. Tam gönül rahatlığıyla “Şuraya git, başına asla gelmez” diyebileceğim bir yer de bilmiyorum.
Acaba çocuğun diyeti bitene kadar sadece evde hazırladıkları yemekleri mi yedirseler?
Vedat Milor’un Türkiye’deki balıkçıları eleştirirken kullandığı güzel bir sözü aklıma geldi:
“Asla yemediği deniz ürünlerini pişirip servis etmeye çalışan aşçılar var.”
Buna bir ekleme yapmak istiyorum: Çalıştıkları yerde, servis ettikleri yemekler hiç tattırılmamış, neyin siparişini aldıklarını, içinde ne olduğunu, nasıl hazırlandığını bilmeyen garsonlar, salon şefleri de çok.
Eğer işletmeciler servisin, lezzetin, hijyen ve sağlığın seviyesini bir üst düzeye taşımak istiyorlarsa önce buna dikkat etmeleri gerek.
Komiklik hâlâ seksi mi?
People dergisinin daha önce Tom Cruise, Brad Pitt, George Clooney gibi isimlere verdiği “yaşayan en seksi erkek” unvanı bu yıl Paul Rudd’un oldu.
Tamam, eli yüzü çok düzgün, yakışıklı bir adam Rudd ama...
“Dünyanın en seksisi” seçilmesine kendi gibi eşi Julie Yaeger de inanamamış.
Kendiyle büyük dalga geçti Rudd.
Katıldığı televizyon programında kendisini yalandan seksilik testine tabii tutturdu, sınavdan çaktı mesela.
Güzellik kraliçelerinin taklidini yaptı, taç takma esnasındaki ağlama halleriyle kafa buldu.
“Artık benim de Tom, Brad, George gibi yakışıklı ve havalı arkadaşlarım olacak” dedi yaptığı bir yorumda.
Yeni unvanından çok, eğlendirip güldüren bu sempatik halleriyle konuşuluyor dünya magazininde.
Ne dersiniz? “Komik erkek seksidir”ciler bir cephe daha mı kazandı?
PANDEMİ GÜNLÜĞÜ
Bill Gates’in yeni kehanetleri
2015’teki bir açıklamasında Covid gibi bir salgına hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişti. Bu öngörüsü birkaç yıl sonra gerçek olduğu için salgını bizzat çıkarmakla, insanlara çip takma hevesiyle itham edildi.
G20 zirvesi bildirisinde yeni salgın uyarısı yaptı ABD’li iş insanı. Hazırlıkların yetersiz olduğundan endişeli: “Dünyanın bir sonraki pandemiye hazır hale gelmesi için 100 günde aşı üretme, diğer 100 gündeyse bunu milyarlarca insana sunabilme kapasitesine ulaşması gerek.”
Çip taktığını sanmam ama ağzını açtığında moral bozuyor.
Nostradamus’un olumsuz kehanetleri gibi.
“Bitti, geçiyor, az kaldı” derken sardık mı tekrar 7 yıl öncesine...
Paylaş