Paylaş
Yeşim Salkım’ın kızı Gizem Salkım, 3 yıllık eşi Ozan Düzdaş’tan boşandı.
İkisine de geçmiş olsun.
Bunlar zor ve hırpalayıcı kararlar. Her iki taraf için de. Hatta aileleri, yakınları, arkadaşları için bile.
Kim bilir o sürece gelene kadar neler, neler yaşandı aralarında...
Ama bazı ilişkilerin de bir miadı var işte.
O gün geldi mi tükeniyor.
Üstelik o sırada bir gönül artık gitmek isterken, bir gönül hâlâ sevebiliyor.
Acımasızca ama yapacak bir şey yok, tarih boyunca bütün dünyada böyle oldu.
Bizdeki meseleyse o gün geldiğinde bunu beceremememiz.
Adam boşanmak isteyen karısına saldırıyor. Kadın boşanmak isteyen kocasını rezil etmek için elinden geleni yapıyor.
Varsa çocuklar bile bu olaylara malzeme ediliyor.
Önce kendilerinden başlayıp sonra dalga dalga ailelerini, yakınlarını, toplumu esir alan bir “mutsuzluk-gerginlik-şiddet” ortamı doğuyor.
Kendimiz ve sevdiklerimiz için hep “bir yastıkta kocamak”, “ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar” gibi temennilerde bulunuyoruz ama “sevmek” kadar, “gönlün geçmesi” de bir hak.
Küçücük bir flört de olsa, yıllar sürecek bir evlilik de olsa başladığımız ilişkiye aslında bunu bilerek başlıyoruz: Bir-gün-bi-te-bi-lir.
Aşkın kanunu bu. Ve altına daha en başta imzanızı atıyorsunuz aslında.
Sonra “Yok, iyi okumamışım”, “Yok, bu kanunu baştan yazsam”...
O ancak şarkılarda olur.
Ve o gün geldiğinde mızıkçılık yapmamak, çok seviyorsanız bile çekeceğiniz acıya razı olmak gerek.
Medeni bir lüks
Gizem Salkım önceki gün bir AVM çıkışında şöyle demiş gazetecilere: “Severek evlendik, karşılıklı saygıyla bitirdik. Arkadaşça ayrıldık. İkimiz için de hayırlısı olsun.”
Yeni boşanmış birinin ağzından şöyle medenice bir şey duyabilmek nasıl bir lüks haline geldi, farkında mısınız?
Halbuki kim bilebilir kendi içinde ne yaşadığını?
Belki hâlâ eski eşine âşık... Belki kendi kalbi, belki eşinin kalbi yıllarca kırık kalacak... Çünkü çok düşük ihtimal aynı anda başlayıp aynı anda da noktalamak.
Ama bu sözler, boşanmayı ya da ayrılmayı beceremeyen bir toplumda, şiddet ya da rezillik yaşanmadan yolları ayırmanın sihirli formülü gibi.
Dört kelime ama telaffuz etmesi ne zor değil mi: “Severek evlendik, saygıyla ayrıldık.”
İnsanın içine su serpen iki güzel şey
* İstanbul-Kadıköy’de şoför, otobüse bisikletle binmek isteyen kadın yolcunun üzerine yürüdü, “Seni alkollü taşımam, sarhoş, ayyaş” diye bağırdı. O şoför görevden uzaklaştırıldı.
Oh olsun, ibret olsun.
* Bursa’da bir adam, bir kadın sürücünün arabasının üstüne çıkıp kaportayı ve ön camı tekmeledi.
O kadın korkup pısacağına aracı hareket ettirdi, saldırganın inmesine hiç fırsat vermeden 2 kilometre ötedeki emniyete teslim etti. Kaporta üstünde düşmemeye çalışarak 2 kilometre rezil olması ona yeter de artar bile.
Paylaş