Paylaş
Anlatamıyorlar, duyuramıyorlar.
Pandemi harala gürelesinde fark edilmiyor.
Müzisyen Hakan Altun sazının tellerini kesti.
“Bu ud artık sustu” diyor.
Ne yapacaklar artık?
Canlı yayında ses tellerini mi kessinler?
80 milyon toplanıp bir avuç yeteneğimize sahip çıkamıyoruz.
Toplum olarak yerin dibine geçmemiz lazım aslında.
Hayır, hiç öyle “sanat sanat içindir” gibi ulvi tavırla değil...
Tam aksine sanat halk için.
Sana-bana olduğu için.
Bu insanlar, yani müzisyenler...
En mutlu günümüzde, düğünlerde yanımızda değil miydi?
En kötü günümüzde, dünya başımıza yıkıldığında nameleriyle acımıza ortak olmadılar mı?
Onlar olmadan dizi, film, kutlama, açılış, kokteyl, gala, şov, program, yıldönümü, radyo, televizyon olur mu? Aslında kesilen ne telgrafın teli ne de sanatçının sesi.
“Sanatsız kalan bir toplumun
hayat damarlarından biri kesilmiş demektir.”
Sanatçına değil, aslında kendi hayatına değer vermediğin için...
Önce uyan, sonra utan.
Bu kadar güzelsin; pervanen, meftununuz.
Ama sana hiç yakışmıyor Türkiye.
Sen ne güzel bir insansın
◊ Haluk “abisini” arayıp (Evet, Haluk Levent’i “Haluk Abicim” diye aramış, ne tatlı) sahne kıyafetlerini müzisyenler için satışa çıkarmak isteyen
Aleyna Tilki...
Keşfedilecek koca bir hazine
Kâr amacı gütmeyen müzik şirketiyle sektör tarihine adını altın harflerle yazdırdı...
Az bilinen kültür ve müzikleri bir araya toplayıp arşiv oluşturdu...
78 devirli taş plakları temizleyip günümüze kazandırdı...
Klasik Türk müzikleri, tangolar, gazeller, Tanburi Cemil Bey, Münir Nurettin Selçuk, Udi Hrant’ı bugünün dinleyicileriyle buluşturdu...
Ve günümüzden Kardeş Türküler, Erkan Oğur, Janet-Jak Esim gibi değerler, onun aracılığıyla eserlerini müzikseverlere ulaştırdı...
Bütün bunları yapan, Kalan Müzik’in kurucusu, müzik sevdalısı Hasan Saltık’ı kaybettik.
Bilenlerin başı sağ olsun, bilmeyenler için keşfedilmeyi bekleyen ne büyük bir hazine.
... var da mecalim yok
◊ Mısırlı milyarder sevgilisinden çok romantik bir evlilik teklifi alan Şeyma Subaşı’yı “Şaka yaptık, şaka yaptık” diye kandırasım...
◊ Yeni Çamlıca Kulesi’nin 44’üncü katındaki restorandan aziz şehri seyredip büyük laflı şiirler yazasım...
◊ Fırat Çelik ve yeğeninin de katılmasıyla yeni sosyal medya akımıma dönüşen “Martılar” şarkısında Edis gibi dans edip paylaşasım...
PANDEMİ GÜNLÜĞÜ
Aşı olmayana selam bile vermem
İlk aşı kavgamı yaptım, hayatımdan insan çıkardım.
Bildiğiniz, sertleşip masadan falan kalktık.
Neymiş, aşıya karşıymış!
Şehir efsanesi bilgilerle, kulaktan dolma “kısır olacağız” gibi tevatürlerle.
Kabul, ben de biraz sert konuştum, daha kibar ifade edebilirdim derdimi, üzgünüm.
Ne dayanacak ne sabredecek gücümüz, kuvvetimiz kaldı.
Bu abuk sabuk şeyler yüzünden aşı hakkı gelenlerin önemli bir yüzdesi vurulmuyor.
Arkadaş doktorlar söylüyor, tek çare bu!
Sizin fantastik
fikirleriniz yüzünden daha ne kadar bu kısıtlamalara maruz kalacağız?
Bıçak kemiğe dayandı. İnce ince tartışacak, uzun uzun konuşacak hâl kalmadı.
Bana hayatı zindan eden, hayatımdan da çıksın.
Paylaş