Seni ukala çip bozuntusu
“Jaws”tan beri köpekbalıklarıyla, “Terminatör”den beri konuşan cihazlarla pek aram yok. Eve müzik seti alıyorum; çalıştırmadan önce bir ay birbirimizi kesiyoruz. Vestel’den Berlin’deki IFA’ya davet gelince “Tam adamını çağırdınız” dedim içimden. İşte bir “teknofob”un dünyanın en büyük teknoloji fuarında yaşadıkları...
Turan Erdoğan
◊ Firmanın icra kurulu başkanı Turan Erdoğan artık bu işi bizim götürdüğümüzü, 155 ülkeye ihracat yaptığımızı anlatıyor. Gururlansam mı korksam mı bilemedim: İnsanlığın sonunu getirecek Skynet’in merkezi meğer Türkiye’ymiş. Bütün o çok bilmiş buzdolapları, hislenen çamaşır makineleri, gönül koyan klimalar, insana cevap yetiştiren ukala televizyonlar bizim ülkemizde üretiliyormuş.
“Aptal kutusu” demeyin, dil pabuç kadar: Evde konuşulanı takip edip anladığı yetmezmiş gibi lafa da karışıyor: “Bak öğle yağmur yağacak, üstüne kalın bir şey al... O üç peynirli pizzayı çok sevmiştin, sana yine ondan mı söylesek... İkinci köprüden git, öbüründe tamirat var...” Vur kafasına odunu!
◊ İşin en korkunç yanı, artık bu yeni cihazların kendi kendilerine öğrenebilmeleri. Düşünsenize, çamaşır makinesinin gözü hep üstünüzde. Alışkanlıklarınızı falan takip ediyor. Gömleğin ne kadar kirli, kaç tur yıkamak lazım, beyaz mı, renkli mi hepsini biliyor.
Öğrenmekle de kalmıyor, kendi aralarında haberleşiyorlar. Mesela deterjan mı bitti? Çamaşır makinesi televizyona söylüyor, o da markete sipariş veriyor. Buna da “nesnelerin interneti” deniyor. Yarın öbür gün insanın dedikodusunu da yapar bunlar. Vur kafasına odunu!
◊ Arkadaş geçtim kütüphane sessizliğinde (38 desibel) çamaşır yıkayan cihazı, deterjansız bulaşık yıkayabilen makineyi... Artık kendi kendine turşu kuran buzdolabı var! 10 parmağında 10 marifet: Kefir, sirke, yoğurt falan da yapıyor. Uyan ahali, yakında peşinat değil, başlık parası vereceksin beyaz eşyaya.
◊ Kumanda desen artık tamamen kalkmış durumda: Bunlara her şeyi lafla söyleyeceksin: “Klima canım, darlandım acık estiriver... Buzdolapçığım, elim kolum dolu, aç kapağını, indir ilk rafı... Fırıncım misafirler gelmek üzere, harla kuzu budunu...”
Belki o gün moralim bozuk, ağzımı bıçak açmıyor, kimseye “günaydın” bile dememişim... Bir de de sana mı laf anlatacağım? Bak kediye: Hemen anlıyor, keyfim bozuksa yanıma yöreme bile uğramıyor. Senin merdaneli neneni de bilirdim ben. Bana duyguyla gel, hisle gel çip bozuntusu.
◊ Her türlü takiye bunlarda, ikiyüzlüler. Türkiye’de yaptığını, Almanya’da yapmıyor. Ona başka, sana başka oynuyor. “Sosyoloji-teknoloji” etkileşimi diyorlar bu duruma. Mesela Türk kadınları, sakız gibi çamaşırları tiril tiril asma delisi ya... İşte o içten pazarlıklı kurutma makinesi bunu biliyor. Gidip hooop soğuk iklimdeki Alman’a sırnaşıyor. Hep nabza göre şerbet.
