Paylaş
Hiç bilmediğimiz bir haliyle içini döktü Dermancıoğlu.
Büyük sevgileri olmadığını, bir hayat arkadaşı bulamadığını, yalnızca kendiyle anlaşabildiğini anlattı hüzünlü bir şekilde.
O kadar etkileyici bir program olmuş ki, onunla birlikte siz de üzülüyorsunuz bu itiraflara.
Konu döndü dolaştı, çektiği komik videolara, çılgın çılgın danslarına geldi Esra’nın.
“Ben deli değilim” dedi ünlü oyuncu: “Canım isterse şimdi burada kafamdan aşağı su döküp, ‘Saçlarım böyle daha iyi oldu’ diyebilirim. Benimkiler çok spontan, çok saniyelik şeyler ama... Ben deli değilim.”
Yok be Esra, sen delisin. Ve sana çok yakışıyor hayatla bu baş etme biçimin.
Ve kötü bir şey de değil bence delilik. Mesela aptal olmakla aynı şey değil.
Sıradan/sürüden olanlar yerine hep onları arkadaş seçmişimdir kendime.
“Neden olmasın” sorusunu sordururlar; kabuklaşan, kalıplaşan yanlarını yıkarlar insanın. Üstelik neşe katarlar hayatın tekdüzeliğine, sıkıcılığına.
Sen de hep böyle hayatımızda kal, umarım çok yakında bir hayat arkadaşı da bulursun kendine, yine en delisinden.
Yüzen disko Boğaz’a demirledi
Boğaz’da eğlence yapmak için tenezzüh gemisi çok. İstediğiniz boydakini tutup, ister şarkıcı, ister DJ koyabiliyorsunuz içine.
Fakat Kuruçeşme’deki Oligark’ın çaprazına demirleyen Alezzi başka. Çünkü sırf eğlence için tasarlanmış bir gemi.
İki kapalı, bir de açık teras katı var.
Işıklandırma, LED ekranlar, şov balkonları, her şey bir gece kulübünün içi gibi. Alt kata camdan zemin yapılmış, üstünde dans ederken altta denizi seyredebiliyorsunuz. Bir Türk girişimci tarafından Romanya’dan getirilmiş. İlerleyen günlerde hizmete girmesi planlanıyor.
Hande Yener de “Rakip stada gitmem” dedi
Beşiktaşlı Simge Sağın’ın, Icardi ile özdeşleşen “Aşkın Olayım” şarkısından dolayı Galatasaray’ın kutlamasına katılması çokça tartışılmıştı şampiyonluk zamanında. Hatta Bendeniz, “Rezil Beşiktaşlı!” diyecek kadar ileri götürmüştü işi.
Gazeteci Sibel Arna’nın çok ses getiren yeni YouTube programı “Ne Olursan Ol, Rahat Ol”a katılan Hande Yener, tartışmayı yine ateşledi.
Koyu Fenerli olan Yener çizgiyi net çekti:
“Fenerbahçeli iki futbolcu iki şarkımı sahiplendi. Dedim stat beni çağırıyor. Maça gittim. Şarkılarımı Beşiktaş ya da Galatasaraylı bir futbolcu sahiplenseydi onların stadına maça gitmezdim. Fenerliyim ya ben! Simge kendince çözdü durumu ama taraftarlar bunu anlamıyor...”
Taraftar sadakati düz mantıkla çözülmesi zor bir mesele. Sanatçıların bu psikolojiye kapılması da son derece doğal.
Ama bu sezon bizim takımda, seneye rakip takımda oynayan, dönüp bize gol atan futbolcular dururken, paralarını kazanırken, şöhretlerini artırırken sanatçıların “misafirliklerine” niye bu kadar bozulunur?
Dedim ya, düz mantıkla çözmesi zor bir mesele.
Güzellik başa bela
◊ Fenomen Nez Demir estetikleri konusunda evlere şenlik bir açıklama yapmış: “Sanki yüz nakli yaptırdım. Burun, göz kapağı, dolgu ve botoks dışında yüzümde hiçbir şey yok...” Tanık koruma programı gibi olmuş. “Daha ne yaptıracağıdın?” diye kahkaha atası geliyor insanın.
◊ Şarkıcı Ceylan gittiği terzide magazincilere makyajsız yakalanmış. Dışarı çıkmak için pazarlık yapmış, muhabirin güneş gözlüğünü isteyip, takıp öyle çıkmış.
Acaba böyle durumlar için yanında takma sakal, bıyık, büyük burunlu gözlük falan mı bulundursa?
◊ Dilan Polat kendisine “silikon kafa” yorumu yapan takipçisini mahkemeye verdi. Hâkimin işi de zor.
Çünkü “silikon” hakarete girer mi, bilemedim. Hande Erçel’in “bazlama surat” davası reddedilmişti mesela. Yoksa takipçi, “İlginç bir dava açayım da gündem olayım” çabasının kurbanı mı oldu?
Paylaş