Paylaş
Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde ‘en iyi rap’çi’ seçilen Sefo, Bursa’daki bir ilkokul öğrencisinin “Okul başkanı olursam Sefo’yu getirtirim” vaadini gerçekleştirmek için şehre gitti.
Hüsnü Züber İlkokulu’ndaki Tuana adlı kız öğrencinin başkan seçildiğini öğrenen şarkıcı, Bursa yolundan paylaşım da yaptı:
“Bursa’da okulda bir öğrenci, okul başkanlığına aday olmuş. Vaatlerinden biri beni okula getirtmekmiş, arkadaşımız başkan seçilmiş. Ben okula gidiyorum...”
Ünlü rap’çiyi “Hoş geldin Sefo” pankartıyla karşılayan öğrenciler imza almak için birbiriyle yarıştı.
Çocukların sevinci görülmeye değer. İnsanın içini ısıtan, sıcacık görüntüler.
Aferin Sefo’ya. Daha birkaç gün önce ülkenin en iyi rap’çisi ilan edilmişsin, hiç üşenmeden İstanbul’dan ta Bursa Nilüfer’e gideceksin...
Hatırlarsınız, daha önce de Küçükçekmece’deki bir okulda teneffüs sırasında Sefo’nun “Bilmem mi?” şarkısı çalınmış, öğrenciler sevinçten çılgına dönmüştü.
Görüntüler viral olunca Sefo o okulda da konser vermek istemiş ama 8ay önce yaptığımız röportajda talebinin reddedildiğini açıklamıştı:
“Okul müdürü izdiham olacak kaygısıyla bizi reddetti, sağlık olsun. Çocukların gözlerinden öpüyorum.”
Ne güzel bir şey bir sanatçının çocuklarla böyle bir bağ kurabilmesi.
Çocukların Sefo’ya bu ilgisi, Sefo’nun da çocuklara karşı bu sevecenliği bana biraz Barış Manço’yu hatırlatıyor. Fakat bu son Bursa olayında, hikâyenin bütün sevimliliğine rağmen içime sinmeyen bir yan var.
O da okul başkanı olabilmek için “boş vaatte bulunan” bir öğrencinin, bu şekilde ödüllendirilmiş olması.
Ben o kız çocuğuyla okul başkanlığı için yarışıp kaybeden diğer öğrenci olsam içimden şöyle geçirirdim herhalde:
“Keşke ben de Tarkan’ı vaat etseydim...”
Sinema salonları ölüyor mu?
Kişisel olarak sinema salonlarından hoşlanmıyorum. Karanlık oluyor, kalabalık oluyor, herkes aynı anda oturuyor, aynı anda kalkıyor...
İhtiyacın gelse, filmi durduramazsın...
Birlikte izlediğin kişiyle yorum yapıp filmi ya da artisti tartışamazsın.
Ama senin önündeki konuşur, yanındaki mısır torbasını hışırdatır...
Sinema salonunun bana göre tek avantajı üç boyutlu filmler. Ama teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki, artık bu görsellik evlerimizde mümkün hale geliyor. Ama ben hazzetmiyorum diye sinema salonu kültürünün de yok olup gitmesini istemem elbette.
Bu konuyla ilgili son bir haber de Şahan Gökbakar cephesinden geldi.
Hazırlıkları biten “Recep İvedik 7” filmi, bir dijital platformda yayınlanacak.
“Recep İvedik”, sinema tarihinin en çok gişe yapan serilerinden biri. Toplamda 30 milyonun üzerinde bilet sattı.
Böyle çok sayıda seyirci çeken yapımların platformlara taşınması, pandemiden dolayı büyük darbe yiyen sinema salonları için yeni bir risk bence.
Gitmesem de, görmesem de orada bir sinema salonu olduğu fikri güzel...
Koca bir kültür elimizden kayıp gidecek galiba.
Ya bunu Brad yapmış olsaydı?
Avustralyalı aktris Margot Robbie, gösterime girecek Oscar adayı filmi “Babylon”daki rol arkadaşı Brad Pitt ile öpüştüğü sahneyle ilgili bir itirafta bulundu.
E! News’a konuşan Robbie, orijinal senaryoda böyle bir öpüşme sahnesi olmadığını, yönetmeni ikna ederek kendisinin eklettiğini açıkladı:
“Öpüşme sahnesi senaryoda yoktu. Ama Brad Pitt’i öpme şansını başka ne zaman yakalayabilirim ki diye düşündüm. Yapılacaklar listesindeki önemli bir maddeyi yerine getirme şansı olarak teklif ettim...”
Bir kadından dinleyince insana fırlamaca, hatta sempatik bile geliyor bu itiraf.
Ama ya bunu yapan bir erkek olsaydı? Yani bir kadın oyuncuyu öpmek için senaryoda değişiklik yaptırmış olan bir erkek olsaydı?
Düşünmek bile istemiyorum.
Yorumsuz taksi haberi
İstanbul’da yılın ilk 10 ayında taksicilerle ilgili 63 bin 844 şikâyette bulunulmuş.
Yuvarlak hesap, 10 ayda 64 bin şikâyet...
Şehirde 17 bin taksi var...
Yani daha 1 yıl dolmadan taksi başına ortalama 4 şikâyet...
Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu da çıkmış, “Yargısız infaz yapılıyor. Sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili şoför arkadaşlarımızın da ifadesi alınmalı” diyor. Yorum yok.
Paylaş