Paylaş
“O akşam yine 30 kere düşünmüşüz yemeğe çıkmadan önce. Aman bir şey olur mu, peşimize takılırlar mı, bir tatsızlık çıkar mı... Neyse gittik sonunda Cihangir’de bir yere.”
Aynen böyle demiş Ozan Güven sekiz sene önce kendini savunurken.
Neden savunmuş?
Çünkü suçlu.
O zamanki sevgilisi Yosun Güreli ile görüntülenip soru sorulunca magazin muhabirine küfretmiş.
Geçen gün de başka bir kadın arkadaşıyla Etiler’de görüntülenince bağırmış yine gazetecilere.
Gelinim oynayamaz, bahanesi yerim dar.
Yahu bütün gazetelerin, bütün magazin programlarının sabit muhabirleri var Cihangir’de, Etiler’de, Nişantaşı’nda.
Onlar fark etmese; barmenin, garsonun haber uçurduğunu bilmiyor musun?
Sırf gündeme gelmek için “tezgah yakalanmalar” tasarlandığını ilk defa mı duyuyorsun?
Madem gözden uzak olmak istiyorsun, “30 kere” çıksak mı çıkmasak mı diye düşüneceğine...
Neden bile bile en sobeleneceğin yerlere gidiyorsun?
Bu işte bir tuhaflık var: Ya yalan söyleyip “artizlik” yapıyorsun...
Ya da gerçekten “yakalanmak” ve bunun üzerinden birilerine başka bir mesaj vermek istiyorsun.
Rehinenin, rehin alan kişiye karşı geliştirdiği bağlılık gibi: Stockholm Sendromu.
Hepsini geçtim; sinirlenmek, alkol vs... Ama küfür ne ya?
Soyadına göndermeli reklam filmi çekmeyi biliyorsun.
O zaman hakikaten: Ozan, öğün, çalış, güven.
3 sota yer önerisi
◊ Bak Büyükçekmece sahilde salaş mı salaş ama dünya güzeli bir yer var: Antik İsmet. Balıklar günlük, peynir 5, patlıcan salata 11 lira. Canlarını verir, seni ele vermezler. Aklında olsun.
◊ Merkezi mi olsun? İstiklal Caddesi’nde Münhasır Kebap. Solcu kebapçı. Parmaklarını yersin. Dışarıdan, içeride öyle bir yer olduğunu anlamazsın bile. İki ayrı çıkışı var. Sonra karış Cadde-Kebir kalabalığına.
◊ Balat’ta, Balat Gibi diye bir yer var mesela. Sana özel mönü hazırlıyor. Başka müşteri bile yok. “Arif V 216”yı çeksen kimsenin ruhu duymaz: Robot muymuş efendim...
Paylaş