Paylaş
Özgü Namal önceki gece Beyoğlu’ndaki Corridor adlı mekânda eğlendi, yeni imajıyla görüntülendi.
2 yıl önce eşi Serdar Oral’ı kalp krizinden kaybetmiş, birlikte yerleşip 10 yıllık kirasını bile peşin ödedikleri yeni evlerini de terk etmişti güzel oyuncu.
Hayalini birlikte kurdukları yuvanın sefasını tek başına sürmek acı geldiğinden herhalde.
Bilemeyiz ki, belki de her köşesinin, her koltuğunun, bahçedeki her ağacın bin hikâyesi olmasından, öleni hatırlatmasından...
Dayanılması zor şeyler bunlar.
Gece kulübünde görüntülenen Namal ister istemez akıllara şu soruyu getirdi: Eşini kaybeden bir kadının ya da erkeğin yası ne kadar sürmeli?
Bu kayıptan 2 yıl sonra eğlenirken görüntülenmesi yadırganacak bir şey mi?
Her şeyden önce şunun altını çizmek gerek galiba:
Bir eğlence yerine gidip birkaç saatliğine modunu değiştirmek, kişinin yasının bittiği anlamına falan gelmiyor.
Orada güleç görünebilir ama evine gidip yastığa baş koyduğunda kimse bilemez ne yaşadığını.
Kaldı ki yaşama tutunmasını gerektirecek iki çocuğu ve bir kariyeri var Namal’ın.
Eminim ki Serdar Oral da gündelik hayatına bir şekilde devam etmesini isterdi karısının.
Belki insanın hayatına yeni birinin girmesi olabilir yasın artık bittiğinin kıstası.
Bana kalırsa o bile değil. Baksanıza, Beren Saat örneği duruyor önümüzde. Kenan Doğulu’yla uzun zamandır süren mutlu bir birlikteliği var ama trafik kazasında kaybettiği Efe Güray’ın acısı hâlâ taze, her yıldönümünde “Kahramanım” diye anıyor eski sevgilisini.
Kenan Doğulu da ne olgun bir insan ki 19 yıldır aralıksız süren bu mateme saygı duyuyor.
Ölüm de yaşam da insan için. Ve bunları hayatınızda nasıl harmanladığınız, nasıl pay edip dengelediğiniz tamamen sizin çaresini bulup baş etmeyi öğreneceğiniz bir mesele.
Onun dışında söylenecek her lakırdı, her sözcük hariçten gazel okumak bence.
Keanu’yu yedirmeyiz
“Friends” dizisinin “Chandler”ı Matthew Perry, şu saçma sapan çıkışıyla gündemde:
“River Phoenix ve Heath Ledger gibi özgün isimler erken ölürken Keanu Reeves neden hâlâ aramızda ki?”
Hoppalaa...
Phoenix de Ledger de elbette çok değerli oyunculardı. Ama birinin kıymetini söylemeye çalışırken bir diğer kişiyi neden yerin dibine sokarsın ki?
Üstelik ölmüş olmasını tercih edeceğini söyleyerek...
Üstelik sadece ülkesinde değil, bütün dünyada çok sevilen bir oyuncuya... Üstelik kendisinden kat kat başarılı, yaşı daha büyük olmasına rağmen hâlâ üreten birine...
Demezler mi adama: 30 yıl önceki “Friends”ten başka akılda kalacak sen ne yaptın?
Alkol ve madde bağımlılığı tedavi sürecini saymazsak tabii.
O da tam olmamış galiba.
Sen ne güzel bir insansın
Perran Kutman, Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki Taşpınar İlkokulu’nda okuyan öğrencilere kendi ördüğü bere ve atkıları yolladı.
Yaptığı bu güzel hareket kadar paylaştığı mesaj da öyle şefkatli, öyle duygulandırıcı ki:
“Sevgili çocuklarım okşayamadım başlarınızı, bu bereler ısıtsın, bunlar okşasın. Sarılamadığım boyunlarınızı ellerimle ördüğüm bu atkılar sarsın, ısıtsın. Hepiniz sevgiyle kalın. Güle güle kullanın.”
Yaşa be Perihan Abla sadece o çocukların değil, hepimizin içini ısıttın.
Paylaş