Paylaş
80 milyonluk ülkede sayıların milyonları bulduğu söyleniyor.
Bence asıl çoğunluk, benim gibi teknolojiden zerre anlamayan “başı kesik tavuklar”...
E tamam, madem öyle Telegram’a, Signal’e ya da Bip’e geçelim diyoruz...
Bu sefer de diyorlar ki “Telefon rehberi gibi kişiye özel bilgileri onlar da istiyor.”
Haydaa, dönüyoruz başa.
Zaten ben her şeyin “beleş”inden korkarım.
Kimsenin kimseye çıkarı olmadan bedava hizmet sunacağına inanmıyorum.
Kim, kime, niye bedava konuşma, mesajlaşma hakkı versin? Eninde sonunda elbet bir beklentisi var.
Benim için mesele, WhatsApp’tan çıktığımızda nerede toplanılacağı.
Ahmet Hakan dünkü köşesinde çok eğlenceli tipolojiler çıkarmış. Kaçıranlara hemen özetleyeyim:
WhatsApp’çılar gamsızmış.
Telegram’cılar her çiçekten bal alırmış.
Signal’ciler hep farklı olanı tercih edermiş.
Bip’çiler azıcık yeşillik görse akıllarına mangal gelirmiş...
Çok güldüm ama derdime çare değil.
Çünkü diyelim ki en “güvenli” mecrayı bulduk:
Atıyorum Bip...
Ailem, arkadaşlarım, iş arkadaşlarım Bip’e geçmedikten sonra kendi kendime mi mesaj atacağım orada?
Şöyle bir titreyip “öze dönüş hareketi” başlasa...
SMS ne güzeldi ya! Mis gibi veriyordun parasını, atıyordun mesajını.
Öyle bayramda, seyranda rehberdeki herkese aynı “kötü mani”yi, sevimsiz karikatürü beleş yollama hakkı da yoktu.
Ben varım. Hatta eski yüzyılın mahsulü olarak “mektup arkadaşlı”ğına falan da OK.
Yeter ki nerede toplandığınızı söyleyin, beni de çağırın. Nasıl deniyordu?
Hah evet: “Event” atın.
“Yıldızlı” küfürler
Yıldız Tilbe eserekli biri, müdanası yok. Bir kalemde, şak diye silmiş WhatsApp’ı. İçinde “ağzı bozuk” yazışmaları varmış.
Kabul edin: Tilbe’nin ağzı bozuk yazışmaları ifşa olsa...
İçimizden kaçımız okumadan...
Okuyup da kimlere... Nice pakedi açılmamış küfürler ettiğine kıkırdamadan geçebilir?
Mümkünse “grup”suz olsun
WhatsApp’la ilgili en büyük sıkıntım, gruplar.
Bir kere dahil oldun mu, ayıp olmasın diye çıkılamıyor, çın çın çın sürekli ötüyor.
O sırada beklediğiniz çok “mühimli” bir şey var mesela, “çınnn” diye ötünce acaba o mu diye atlıyorsunuz; bir bakıyorsunuz filanca tarif paylaşmış, falanca kötü bir karikatür...
Her nasıl bir anlık mesajlaşma servisine geçeceksek, n’olur grup kurma özelliği olmasın.
Bile bile bla bla
Berrak Tüzünataç bundan bir süre önce iki kadın sanatçı arkadaşıyla birlikte bir farkındalık projesi başlatıp vücuduna “Bla bla” yazmıştı.
O halini de Instagram’da paylaşmıştı.
“Bla bla” Batı dillerinde, bizdeki “falan filan, vesaire” anlamında kullanılıyor.
Tüzünataç ve arkadaşlarının Instagram’da başlattığı bu projeden anladığım, “kadın bedeni üzerinden sizin konuşma hakkınız yok, ne deseniz hava-cıva” mesajı. Tamam, aldık mesajı.
Ama paylaşılan ilk fotoğraf, “göğüsten üstü” şeklindeydi. Yani sadece boynunda, yüzünde, omuzlarında “bla bla” yazıyordu.
Önceki gün fotoğrafın yeni sürümü geldi, bu kez bütün vücut çıplak, her yeri “bla bla”. İşin sonu nereye gidecek belli değil.
Tek anlamadığım, bu şekilde kadın bedeni üzerinde daha çok “bla bla” yapmış olmuyor muyuz?
Paylaş