Memleket hasretini gidermek için yanımda zeytinyağı götürüyordum

Muhabir, seyyah, belgesel ve film yapımcısı Coşkun Aral’la ödüllü fotoğraflarını, “Ustam” dediği Ara Güler’i, savaş muhabirliği yaptığı dönemlerde çektiği zorlukları ve o kadim gazetecilik ikilemini konuştuk: “Biz haberciler insan kurtarma amaçlı bir meslek yürütmüyoruz. Bizim işimiz hayatı çekmek olmalı. Ama felaket anlarında bunun kararını sadece akıl değil, vicdan da veriyor.”

Haberin Devamı

◊ Çocukken okuduğunuz hangi dergi ileride başarılı bir gazeteci olmanızda daha etkili oldu: Doğan Kardeş mi, Hayat dergisi mi?

- Doğan Kardeş. Hayat dergisi daha ileriki dönemlerde güncel haberleri takip etmek için okuduğum bir dergiydi ama Doğan Kardeş ilkokul sıralarımdan itibaren gerek doğup büyüdüğüm ülkeye gerek dünyaya ve hatta evrene ilişkin her şeyi çocukların anlayacağı dil ve ölçekte veriyordu. Hayal dünyamı genişletiyordu.

◊ O dönem hangisinden daha çok çektiniz: Raşitizm mi, zatürre mi?

- Zatürre. Sürekli öksürük krizlerim sadece beni değil, çevreyi de rahatsız eder boyuttaydı. Bir de beni çok utandırıyordu.

Memleket hasretini gidermek için yanımda zeytinyağı götürüyordum

Haberin Devamı

◊ Aileniz “Şipşakçı mı olacaksın?” diye bu işi yapmanıza karşı çıkıyormuş. Gözaltında tutulduğunuz bir ülkede hamam böceği yediğiniz düşünülünce... Bir bakıma haklılar mıymış, haksız mı?

- Ailem, tabii ki her aile gibi çocuklarının geleceği için endişeleniyordu ama bence haksızlardı. Çünkü bu mesleği tanımıyorlardı. Benim bundan alacağım mesleki tatmini hayal bile edemiyorlardı. (Gülüyor)

◊ En çok hangi fotoğraflarınızla gurur duyarsınız: Time ve Newsweek’te yayımlanan 1977’nin kanlı 1 Mayıs’ı fotoğraflarınız mı, L’Express’e kapak olan 12 Eylül fotoğraflarınız mı?

- 12 Eylül fotoğrafları... Bir dönemi tüm yaşananlarla aktardığından, benim için daha önemli.

◊ Savaş muhabirliği yaptığınız ülkelerden hangisini daha dehşetli hatırlıyorsunuz: Afganistan mı, Lübnan mı?

- İkisi de değil, biliyor musun? Asıl Liberya. İnsanın hemcinsini parçalayıp yiyecek kadar gözünün döndüğü Liberya... 

◊ Lübnan’dayken Anglikan Kilisesi elçisi Terry White’a suikast düzenlenince kendi işinizi bırakıp yaralıları kurtarmaya çalıştınız. Ezeli tartışmada siz neredesiniz: Gazeteci hayatı mı çekmeli, hayata müdahale mi etmeli?

- Biz haberciler insan kurtarma amaçlı bir meslek yürütmüyoruz. Bu sorunun cevabı, “Bizim işimiz hayatı çekmek” olmalı. Ama felaket anlarında bunun kararını sadece akıl değil, vicdan da veriyor. Dolayısıyla sorunun aslında tek bir cevabı yok.

Haberin Devamı

Memleket hasretini gidermek için yanımda zeytinyağı götürüyordum

Coşkun Aral, “Ustam” dediği Ara Güler ile.

ARA GÜLER USTAMDI

◊ Birlikte çalıştığınız hangi ismin kariyerinizde daha büyük etkisi vardır: Savaş Ay mı, Ara Güler mi?

- Ara Güler. Savaş Ay’la mesleki tecrübelerimizi deneme yanılmalarla edindik. Ama Ara Güler ustamdı.

◊ Türkiye’den uzak kalacağınız zamanlarda koklayıp memleket hasreti gidermek için yanınızda zeytin ezmesi götürdüğünüz... Doğru mu, şehir efsanesi mi?

- Doğru. Zeytin ve hatta bazen küçük bir şişede zeytinyağı bile götürüyordum.

◊ Savaş muhabirliği dışında doğayla ilgili çalışmalarınız da oldu; İZ TV’yi ve Habitat TV’yi kurdunuz. Yaptığınız tabiat belgesellerinden hangisinin yeri sizde daha özel: “Sınır Tanımayan Arılar” mı, “Anadolu Aslanı: Kangal” mı?

Haberin Devamı

- Aaaa... “Anadolu Aslanı: Kangal” belgeseli çok daha uzun süre ve farklı bölgelerde çalışmamızı gerektirmişti. Bu nedenle onun yeri bende daha özeldir.

◊ Dışarıdan kendinize bakınca size hangisi daha tuhaf geliyor: Dünyada Camel Trophy’yi en çok izleyen kişi olmanız mı, bir Hindistan gezisinde deve üstünde evlenmeye karar vermeniz mi?

- (Gülüyor) Camel Trophy’yi en çok izleyen kişi olmam... Çünkü Camel Trophy, dünyanın en büyük yağmur ormanlarından Sibirya tundralarına, Büyük Sahra’dan Pasifik Okyanusu’nun minik adacıklarına kadar ilgi çekici birçok yeri tanıma fırsatı verdi.

◊ Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?

- Bu tuzağa düşmeyeceğim. Cevap: Okuyarak gezen. (Gülüyor)

Haberin Devamı

◊ Hayatınız bir film olsa macera mı olurdu, drama mı?

- Buna şöyle diyelim: İçinde dram da olan bir macera filmi olurdu sanırım.

HAYAT BİLGİSİ

Aynı dünyada ama aynı çağda yaşamadığımız kabileler

25 yaşınıza dönmek mi, Dolmabahçe Sarayı mı?

- 25 yaşına dönmek tabii ki. Ama bugünkü aklımla!

Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?

- En büyük düşmanımın.

Siz gerçek bir “survivor”sınız. Peki hayatta kalmanıza en çok hangisi yardımcı oldu: Mantık mı, içgüdü mü?

- İkisi de.

Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?

- Sabah.

Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ama çirkin doğmak mı, fakir ama güzel doğmak mı?

Haberin Devamı

- Zengin ama çirkin doğmak kesin daha avantajlı bence.

Peki para saadet getirir mi, getirmez mi?

- Yok, getirmez.

Zaman makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?

- Geleceğe... Çünkü zamanında aynı dünyada ama aynı çağda yaşamadığımız kabileleri ziyaret etmişliğim var. Bu nedenle geleceğe yolculuğu tercih ediyorum.

Zor zamanda böcek bile yediğinizi biliyoruz. Peki hatır için çiğ tavuk... Yenir mi, yenmez mi?

- Çiğ tavuk değil ama yenmeyecek bir sürü şeyi biraz korkudan, biraz da mecburiyetten ve meraktan yedim. Dolayısıyla bence yenir.

Pozitif ama sıkıcı insanlar mı, negatif ama ilginç insanlar mı?

- Bilmem... Pozitif ama sıkıcı insanlar.

Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?

- Gevezeye.

İstanbul’un... Manzaraları mı, sesleri mi?

- Manzaraları. Yahu o da pek kalmadı...

KÜÇÜK KEYİFLER

Güneş benim enerjimi yeniliyor

Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?

- Telefon-YouTube-sosyal medya-pijama-terlik-televizyon. Bende hepsi bir arada. (Gülüyor)

Ayaklarınıza kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?

- Film, film. 

Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?

- Kebap-şalgam-Adana.

Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?

- Orman-ağaç-temiz hava.

Gün doğumu mu, gün batımı mı?

- Gün doğumu. Güneş var ya, benim enerjimi yeniliyor.

Güneş mi, ay mı?

- Dedik ya, güneş.

Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?

- İskender. Böyle iyi etten... İyi pişmiş... İyi iskender.

Peki birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız... Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?

- Kırmızı etten vazgeçerdim, tercihim deniz mahsulleri olurdu. Gerçi ikisi de şu anda ulaşılması zor gıdalar.

Tavla mı, satranç mı?

- Satranç. Ama itiraf edeyim mi, ikisini de oynamıyorum.

POPÜLER ŞEYLER

Tarık Akan’a da Ediz Hun’a da ayrı ayrı hayranım

◊ Hangisine daha çok gülersiniz: Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?
- Ya her ikisine de çok gülüyorum. Ama Cem Yılmaz’a daha çok gülüyorum galiba.

◊ Yeşilçam’dan: Tarık Akan mı, Ediz Hun mu?
- Tarık Akan. Ama burada her ikisine de ayrı ayrı hayranlığımı belirtmek isterim.

◊ Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
- Filiz Akın.

Memleket hasretini gidermek için yanımda zeytinyağı götürüyordum

ÖZEL MESELELER

Gece hayatım yok ki...

◊ Gece hayatında hangisi daha çok iç gıcıklar: Bakıp gülümsemek mi, göz kaçırmak mı?

- Nereden bileyim? Benim hiç gece hayatım yok ki...

◊ Peki aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?

- Aaa ben alıcı kuşum. (Gülüyor)

◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?

- Bilmem, kimselere âşık olamamak daha kötü galiba.

◊ Hangi dönem daha romantik? İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?

- Sonbahar-kış.

◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin omzunda ağlamak mı?

- Tek başıma.

◊ Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?

- Aaa Sezen tabii ki.

◊ Affetmek mi, unutmak mı?

- Affetmek.

HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...

◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
- Spor.

◊ Çaycı mısınız, kahveci mi?
- Kahve.

◊ Kedi mi, köpek mi?
- Kedi.

◊ Twitter mı, Instagram mı?
- Instagram.

◊ Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
- Nâzım.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları