Paylaş
30 Mart’ta Zorlu PSM’de birçok müzisyen ve grubun katılacağı bir yardım konseri var: Dayanışma Sahnesi.
Konser biletleri 500, 1000, 5000 ve 10 bin lira.
Bu biletleri Passo üzerinden satın alabiliyorsunuz ama konsere katılma hakkı sadece 5 bin liralık biletlere var.
Etkinlik, bilet fiyatları nedeniyle çokça eleştirildi. “5 bin veren girebiliyor da 10 bin veren neden giremiyor” dendi.
Mesela Onur Baştürk biletlemeyi sınıfsal bulduğunu yazdı: “10 bin lirayı verecek olan zaten zengindir, katılmasa da olur diye mi düşünüldü acaba...”
Hatta Jakuzi grubu konserden çekilme kararı aldı bu eleştiriler yüzünden.
Eleştirilere katılmıyorum. Çünkü es geçtikleri nokta şu:
Konser biletleri 5 bin lira. Diğer 500, 1000 ve 10 bin liralık biletler dayanışma bileti. Yani bağış.
Konsere gitmeseniz bile bu biletlerden hangisine gücünüz yetiyorsa para desteğinde bulunabilir ve etkinliği canlı olarak sosyal medya üzerinden takip edebilirsiniz.
Çünkü konser YouTube, Twitch ve TikTok üzerinden eşzamanlı yayınlanacak.
Buradan toplanan yardımlarla depremden etkilenen 2 bin 200 öğrenciye kaynak oluşturulması hedefleniyor.
Ayrıca Robotel Derneği iş birliğiyle depremden bedensel olarak zarar gören en az 100 çocuğa da destek olunacak.
Benim itirazım, daha doğrusu önerim, bağış biletlerine değil.
Konserin yerine.
Elbette ki Zorlu PSM’yi ve DasDas’ı bu girişimlerinden dolayı ayakta alkışlıyorum.
Ama hazır bu kadar kıymetli müzisyen bir araya gelmişken keşke Yenikapı Etkinlik alanı yahut bir stadyumda yapılsaydı konser.
Belki 3 bin yerine 30 bin kişi katılabilirdi.
İçinde bulunduğumuz ortamda her spor kulübü canı gönülden açardı stadını böyle bir hayır işine.
Sahne önünde yüksek fiyatlı yardım biletlerinin yanında, 20-30 liralık ucuz biletler de olsa, başta öğrenciler olmak üzere bu fiyatlara gücü yetmeyenler de katılabilseydi etkinliğe.
Böylece dayanışma ruhu tabana daha çok yayılırdı.
Hatta katılmak isteyen depremzedelere bedava olabilirdi.
Tabii bu ne ilk, ne son.
Belki havalar güzelleşince tekrar planlanır böyle bir şey.
Kimler sahne alacak?
Adamlar, Antakya Medeniyetler Korosu, Athena, Aylin Aslım, Bedük, BEGE, Buray, Büyük Ev Ablukada, Can Bonomo, Ceren Gündoğdu, Ceza, Deniz Tekin, Duman, Ersay Üner, Evdeki Saat, Gazapizm, Gökhan Türkmen, Hayko Cepkin, Kenan Doğulu, Koray Candemir, Korhan Futacı, Mengene, Mert Demir, Mor ve Ötesi, Nova Norda, Özge Fışkın, Pentagram, Sertab Erener, Şevval Sam ve Zuhal Olcay.
Yeni Boji sosyal medyayı gerdi
Bir sokak köpeğinin Kadıköy-Beşiktaş vapuruna binmesi büyük mevzu oldu.
Sefer aksadı, kaptan geminin boşaltılması talimatı verdi. Bunun üzerine sosyal medya birbirine girdi falan filan.
Tamam, toplu ulaşımın kuralları var. Üstelik toplu ulaşım olduğu için insanların can güvenliğini de ilgilendiriyor.
O yüzden hayvan taşınacaksa bile “yırtıcı tür olmamalı”, “kafesinde olmalı” gibi prosedürler uygulanıyor.
Ama canım, göz var izan var. Her halinden munis bir hayvan olduğu, kimseye bir zararı dokunmayacağı belli olan bir köpek vapura binse ne olur diye düşünüyorum ben.
Hatta sevimli bile geliyor bir köpeğin bir insan gibi vapura binip bir Beşiktaş’a, bir Kadıköy’e geçmesi. Denk gelsem tostumdan bir parça bile verirdim.
Korkanları, çekinenleri elbette ki anlıyorum. Ama n’olacak yahu, kalkar en fazla öbür salona geçersin.
Uyuyan kedi rahatsız olmasın diye entarisini kesen bir öğretiyle büyütülmedik mi biz?
Vapur boşaltmaya kalkmak ne demek?
Üç-beş yerde martı saldırısı oldu diye vapurda martı besleme keyfimizden de mi vazgeçelim?
Bir ara vapur, metro ne bulsa binip İstanbul’u gezen bir köpek vardı: Boji. Sıkıcı yolculukların neşesi, şehrin sevgilisi olmuştu. Herkes fotoğrafını çekip Instagram’a falan koyuyordu. Sonradan bir yuva da bulundu Boji’ye...
Bu köpek de aklıma onu getirdi.
Paylaş