Paylaş
O yüzden sıkıcı mentor kitaplarından farklı olarak gayet eğlenceli. Üstelik tam da kar altında olduğumuz bu günlerde okunacak cinsten.
348 sayfalık kitabın 189’uncu sayfasında şöyle bir şeye denk geldim mesela...
Olay, 1994 ekonomik krizinde cereyan ediyor.
İnsanların çok zor koşullar altında bile espri yeteneklerini kaybetmemelerine şahane bir örnek. O bölümü kısaltarak aktarıyorum:
“Şubat ayında sömestir tatilinde ailemle Kartalkaya’ya tatile gittim. Piyasalardaki olağanüstü huzursuzluk yüzünden kayak yaparken bir yandan Merkez Bankası’nın açıklayacağı kurları takip ediyordum.
Bir gece dikkat çekici bir durum oldu ve kurlar bir türlü açıklanmadı. 22.00 civarında otel lobisinde ismimin anons edildiğini duydum. Cep telefonu olmadığından arayanların ancak otel santralinden ulaşabildiği dönemdi. Koşarak telefon kulübesine girdim.
Hattın ucunda Hüsnü Özyeğin vardı: ‘Ömer, Merkez Bankası büyük bir devalüasyon yaptı. (Banka olarak) Çok zarar ettik. Sen istersen orada kayak hocası olarak iş ara...’”
Aşkımla ölçülemez hiçbir money
Gülşen’in kapak fotoğrafı tartışılan “Lolipop” şarkısını dinledim.
Dinlemelik, eğlencelik...
Fakat dinliyorum dinliyorum, sözlerini bir türlü anlayamıyorum.
Başını anlıyorum, sonu kaçıyor, “Ne söylüyor bu kadın burada” diyorum.
Meğer yarı İngilizce, yarı Türkçeymiş bazı bölümleri.
Ama haksız mıyım şu güfteyi çözememekte:
“Aşkımla ölçülemez hiçbir money / Oh mommy so yummy / Aslında gitsek ya biz daha ileri / Daha ileri az daha ileri / Oooo / My love / İçim dışım lav / Ay lav ay lav...”
Ah be Selda Abla...
Gülşen demişken... Selda Bağcan şarkıcıların dekolteli sahne kıyafetlerini eleştirdi:
“Ben 20 yaşında sahneye çıktım ama öyle giyinmedim. Mayoyla beni ancak plajda görebilirsiniz...”
Cinsiyetçi açıdan bakmadığına emin olduğumuz için kızamıyor, gülümsüyoruz sadece...
Ah be Selda Abla, senin tarzın farklı zaten.
Mayo giyip de “Minnet Eylemem”i mi söyleyecektin, “Uğurlar Olsun”u mu?
Bence hiç takılma bunlara.
Sen çuval bile giysen sahnede çok güzelsin.
Yeminlerini unutacak kadar şuursuzlaştılar
Münih’teki özel Iatros Kliniği, Rus ve Belarus vatandaşı hasta kabul etmeyeceğini açıklamış.
Yuh olsun histerinin böylesine. Sivillerin ne günahı var ki tedavilerini reddedeceksin?
Ettikleri “Hipokrat” yeminini çiğnemeye kadar vardırdılar işi.
İşin ilginç tarafı, kliniğin adı “iatros”, eski Yunancada “iyileştirme” anlamına geliyor...
Gelen tepkilerden sonra bu kararından geri adım attı klinik.
Verdikleri ayrımcı izlenimden dolayı özür dileyen bir açıklama yaptılar.
Şirin gözükmek için de Ukrayna’da faaliyet gösteren Sınır Tanımayan Doktorlar’a 10 bin Euro bağışladılar.
Kesin bilgi mi, yayalım mı?
Şeyma Subaşı kıpkırmızı bir havuzun önünde çekilmiş fotoğrafını paylaştı, sonra sildi. Kapadokya’daki Argos Otel’e benzettim oteli. Niye koydu, niye sildi, daha doğrusu neden çekti, o ayrı mesele.
Dün de Mısırlı sevgilisi Meedo ile ayrıldıklarını duyurdu hesabından:
“Aldığımız bu karar ve yaşadığım hassas sürece siz değerli takipçilerim ve basın mensuplarından saygı ve anlayış rica ediyorum...”
Saygı tamam da nasıl bir anlayış düşüyor payıma, o kısmı anlamadım.
Bize ne? İster ayrıl, ister geri barış.
Zaten haziranda evlilik teklifi almış, sonra iki kere ayrılıp tekrar birleşmişti Meedo’yla.
Soru şu:
Bu kez kesin bilgi mi, yayalım mı?
Oğluna tur bindirdi
Oğulcan Engin ile Miray Daner’in ilişkisi evliliğe doğru gidiyor diye konuşulurken, Seda Sayan’ın müzisyen Çağlar Ökten’in evlilik teklifini kabul ettiği ortaya atıldı.
Yedinci kez evlenecek.
Bari Oğulcan elini hızlı tutsa da yaza çifte düğün yapsalar.
Ama ne eğlenilir o düğünde!
Paylaş