İzmir ne kadar gurur duysa az

Yardım erzaklarından alıp dükkânında satmaya kalkan adam, evi sağlam olduğu halde battaniye aşıran kadın... Böyle birkaç küçük örnek dışında İzmir depreminden hafızalarımızda kalacak en önemli şeylerden biri kentin unutulmayacak dayanışması...

Haberin Devamı

Daha depremin ilk saatlerinden itibaren en ağır hasarı alan Bayraklı’da gönüllüler toplanmaya başladı. Her köşe başına bir su istasyonu kuruldu.

Pastaneler, fırınlar, kafeler yiyecek dağıtmaya başladı. Depremzede ve kurtarma ekiplerine yardımcı olmak isteyenler sokaklarda önlerini kesip “Su içer misiniz, aç mısınız?” diye soruyordu. İzmir

Aşçılar Derneği aşçıları, Âşık Veysel Parkı’nda çadırlarda kalan deprem mağdurları için 24 saat nöbetleşe üç öğün yemek hazırladı.

Evlerine giremeyen birçok aile vardı. İzmirliler depremzedeleri yazlıklarına davet etti. Birçok otel sosyal medyada telefon numarası yayınlayıp ihtiyacı olanlar için kapılarının açık olduğunu duyurdu. Civardaki kafeler gece kapatmama kararı aldı, sağlık çalışanları ve kurtarma ekiplerine 24 saat sıcak içecek, geçici olarak dinlenme ve zorunlu ihtiyaçlarını giderme imkânı sağladı. Servisçiler ücretsiz depremzede taşıdı.

Haberin Devamı

Bornova’daki buz pisti yardım toplama ve ulaştırma merkezine dönüştürülmüştü. Halktan gelen yardımlar doldu, taştı.

Gülçin Başaran adlı bir yardımsever bebek bezi ve mama getirmişti. “Bunlara ihtiyaç olduğunu düşündük. İhtiyaç varsa beşik getireceğiz” dedi. 5 yaşında bir çocuk annesiyle gelip oyuncaklarını bağışladı. Her oyuncağın üzerinde not yazılmıştı: “İnşallah bir an önce evlerinize kavuşup mutlu olursunuz.

Sosyal medya hesabından paylaşım yapan E. N. A. adlı bir anne, annesi sütten kesildiği ya da başka nedenlerle anne sütüne ihtiyaç duyabilecek bebekler için “sütannelik” yapabileceğini, “anne sütü” bağışlayabileceğini duyurdu: “6 aylık bebeğimiz var. Dolayısıyla buzluğumuzda fazladan anne sütümüz var.

Depremden etkilenen ve anne sütüne ihtiyacı olan bir aile varsa seve seve paylaşırım.”

Depremzedeleri evlere yerleştirmek için başlatılan ‘Bir kira bir yuva’ kampanyasına da yardım yağıyor.

İhtiyacı olanların kiralarını karşılamak için başlatılan kampanyaya 24 saat geçmeden 10 milyon liradan fazla yardım yapıldı. Bazı ev sahipleri de kiralık evlerini 1 yıllığına depremzedelere ücretsiz tahsis etti.

Haberin Devamı

Öyle ki SAR Arama Kurtarma Acil Yardım Derneği Başkanı Erdem Akın 25 yıldır kurtarma operasyonlarına gittiğini, dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar yardım görmediklerini söyledi. Akın, “Gece gündüz yanımızdaydılar. Biz arama kurtarma ekibiyiz, yeryüzünde birçok ülkeye biz çadır götürdük, ilk kez bir şehirde bize çadır verdiler” dedi.

İnsanı güzelleştiren şehir

Bence İzmir, Türkiye’nin kent bilinci en yüksek şehri.
“İzmir insanı güzelleştirir” derler.
İzmir’de köyden kente göç yok mu? Şehir göç almıyor mu? Tabii ki alıyor ama bir şekilde bunu İzmirlilik hasletlerinden vazgeçmeden yapmayı başarabiliyor.
İstanbul için bunu söylemek artık çok zor. Hep şakasını yapmışımdır:
Eğer Avrupa Birliği’ne ülkeler bir bütün olarak değil de şehir şehir girseydi, İzmir çoktan girmişti, biz İstanbullular hâlâ sırada bekliyorduk.
Geçmiş olsun kendi güzel, insanı güzel şehir. Dağlarında hep çiçekler açsın.

Haberin Devamı

Yasakta emeği geçen herkese teşekkürler

İstanbul kent hayatında mekânların gece 22.00’den sonra kapanması uygulaması başladı.
Önceki gece yani ilk akşam, ben de bir tanesine denk geldim.
Üstelik biliyor musunuz, yasağın geldiği o akşam, işletmenin de açılış gecesiydi. Sahipleri, “Ne yapalım, kısmet” dediler ama pandemide onca yatırım, istihdam... Üzüldüm.
Teşekkürler Şevval (Şahin), teşekkürler Şeyma (Subaşı), teşekkürler Merve (Boluğur), teşekkürler Zehra (Çilingiroğlu), teşekkürler Reynmen, teşekkürler Berkay (Şahin), teşekkürler Mithat Can (Özer)...
Siz ve sizin gibi maske takmayan, sosyal mesafe kurallarını çiğneyen insanlar yüzünden kurallara uyan, “sosyal mesafeli şekilde sosyalleşmeye” çalışanların hakları yine kısıtlandı.

Haberin Devamı

Sosyal medyada Amerikan seçimleri

Sonucun ne olacağı henüz kesin değil ama son Amerikan seçimlerini diğerlerinden ayıran bir özellik var.
Hiçbir Amerikan seçimi Türkiye’ye bu kadar benzetilmemişti. Sosyal medya teşbihten, uyarlamadan, Amerikalılarla mavra yapan paylaşımdan geçilmiyor.
En son Aysun Kayacı’nın meşhur çıkışına gönderme yaparak Scarlett Johansson’u konuşturmuşlar: “Benim oyumla Teksas’taki kovboyun oyu bir mi?”

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları