Paylaş
Yanlış sarmalına tutulmuş gibi
Merve Boluğur
2017’ye kadar muhteşem bir hayatı vardı. Doğru dürüst okumadı ama güzel ve yetenekliydi. “Acemi Cadı”nın Ayşegül’ü, “Muhteşem Yüzyıl”ın Nurbanu Sultan’ı olmuştu.
Kliplerde oynuyor, düetler yapıyordu. Ünlü markaların yüzü ilan edilmişti. Üstüne üstlük ülkenin en popüler, en yakışıklı, en gözde bekarlarından biriyle, Murat Dalkılıç’la evlenmişti.
Fakat bu “Turkish Barbie” tablosu uzun sürmedi. En son başrolü ve hatta ciddi rolünü o uğursuz sene oynadı. Sonra hep teklifleri değerlendirmekte olduğunu söyledi ama o tekliflerin neler olduğu hiçbir zaman öğrenilemedi.
Bir süre sonra aslında çalışma şartları nedeniyle dizi istemediğini söylemeye başladı. Bunun tek bir istisnası vardı.
Marilyn Monroe rolü olursa oyunculuğa döneceğini söylemişti. Oysa Marilyn rolü var piyasada. Oynayan oynuyor. “Broadway in İstanbul” müzikalinde. Melisa Döngel, Marilyn’den sonra da Emel Sayın’ı canlandıracak. Yapan yapıyor yani.
Kariyeri gibi özel hayatı da kötü gidiyordu. Aynı yıl “gözde bekar”la tek celsede boşandı. Bu ayrılık dengesini sarstı. Yerine sürekli yeni birini koyup “gerçek aşk” falan diye sunduğu ilişkiler uzun ömürlü olamadı. Hatta bir evliliği sadece 53 gün sürdü.
Hazır bir-iki klipte oynamışlığı, bir de düeti var... “Şarkıcı olayım bari” dedi.
Sesine bakmadan. O tünelin ucundaki ışık da Nişantaşı’ndaki bir mekânda verdiği felaket bir playback konserle söndü.
YouTube kanalı kurup ilişkiler ve özel hayat üzerine tavsiyeler vermeye başladı. Kendisininkine bakmadan. İlişki mentoru ve aşk filozofunun sonunda geldiği nokta: “Erkeklerin yüzde 99’u şerefsizdir!”
Merve Boluğur’a “Saçmalamışsın, kendine gel, asla” diye tepki gösterenlerden biri de rap’çi Ezhel’di.
Arada daha sayısız nice haber: Pandemide ısrarla maskesiz çıktı sokağa.
Açıkta kalmış, yardıma muhtaç, sevilmeye aç bir kedi yavrusu gibi Boluğur.
Belki neyin doğru olduğuna dair güçlü içgüdüleri var ama panikledikçe yuvadan daha da uzaklaşıyor, uzaklaştıkça daha çok hata yapıyor. Yanlış sarmalına, yanlış hortumuna tutulmuş gibi.
Kendine acıyan/acıtan birine dönüştü
Serdar Ortaç
Kulağına bir formül üflenip öyle yollandı bu coğrafyaya.
Yıllarca ne yapsa oldu, ne verse kapışıldı. Ama har vurup harman savurdu. Kıbrıs’taki o kumarhanelerin her birinde bir evi, bir arabası var. Belki fazlası. Bence muhteşem bir 20 yılın ardından 2014 dönüm noktasıydı.
Müzikte 20’nci yıl anısına çıkardığı “Bana Göre Aşk” albümü aynı zamanda o güzel yılların da uçup gittiğini haber veriyordu. Aynı yıl, borç, harç, nafaka içinde boşanacağı Chloe Loughnan ile evlendi. Aynı yıl MS hastalığına yakalandı.
“Tutması garanti melodiler fabrikası” durmuştu. Hovarda yaşamı yüzünden para basan şarkılarının teliflerini bile satmıştı. Eski eşinin iddiasına göre evdeki altınları da.
Eşinden boşandı. Sürekli eski karısından, hastalık ve ölümden bahseden, depresif, kendine acıyan/acıtan biri haline dönüştü.
Adına yapılan son saygı albümü bile moralini düzeltemedi. Sürekli içip içip sinkaflı canlı yayınlar açıyor.
Öyle zor bir hastalığın üstüne, marifetmiş gibi açıklama yapıyor: “İki şişe içki, 10 tane ilaç içmiştim...”
Yiyemedikten sonra...
Süreyya Yalçın
Bu hüzünlü hikâye aslında tombul yanaklarla başlamıştı. Diyarbakırlı iş insanı Faruk Yalçın’ın hayvansever kızı olarak doğdu. Servetiyle Forbes listesine girdi. İki evliliğin ardından mutluluğu, Miami’de Antakyalı işadamı Ozan Baran’da buldu. 7 yıldır abartılı lüks yaşamlarıyla gündeme geliyorlardı. Dışarıdan ne güzel bir hayat... Fakat o zaman bu zamandır hızla zayıflıyor. “Sağlıklıyım” diyor ama bacakları çok ince.
Onun zayıflığı bütün Türkiye gibi beni de gerdi.
Çünkü para ve mutluluk arasına sıkışmış hayatlarımızı sorgulamamıza sebep oluyor: Yiyemedikten sonra ne yapayım o kadar parayı?”
5 liralık kitap 3 milyon takipçi
Mısırlı milyarder Meedo ile evlendikten sonra eskisi kadar göz önünde olmayan Şeyma Subaşı yaptığı sitemli son açıklamasıyla gündemde:
“Milyonlar, hepiniz saldırdınız bana! Türkiye ile bir ben baş ettim, benim yaşadığımı kimse yaşamadı herhalde. Teşekkür ediyorum hepinize...”
Yapma Şeyma, etme. Bu halk ne yaptı sana? Günlerce reklamını yapıp hayatını anlattığın “Sadece Şeyma” kitabının fiyatı 5 liraya düşmüş.
Demek ki öyle bomba bir içerik yok.
Yine de milyonlar takip etti hayatını. Ayrılığında/sevgilinde, düğününde/boşanmanda yanındaydı insanlar. Bu sayede şöhretine şöhret kattın, paralar kazandın. “İbiza’ya direkt uçuş olmadığı için yakınma” gibi şımarıklıklarına kızdılar ama yine yalnız bırakmadılar seni. Hatta üstüne paralı kanalına üye oldular.
Yapma Şeyma, haksızlık etme. Bu insanlar seni çok sevdi aslında.
Paylaş