Paylaş
Kimi Ozi gibi... Ortaya çıkmama, medyada görünmeme konusunda çok kararlı. Bazıları da “Artık yüzlerce kişilik partiler, binlerce kişilik festivaller düzenliyoruz, ne kadar saklı kalabiliriz ki?” kafasında. Müzikleri, stilleri, sanatları ve jargonlarıyla kent hayatına damga vurmaya başlayan saykodelik akımın peşine düştüm: İşte dinledikleri, seyrettikleri, giydikleri, sevdikleri ve nefret ettikleriyle 21’inci yüzyıl hippileri!
Hikâyeyi 60’ların ‘Çiçek Çocukları’na götüren de var, 3 bin yıllık antik Amerikan uygarlıklarına dayandıran da... Kimi Goa’ya yerleşen ilk turistlerden başlıyor anlatmaya, kimi 80’lerdeki acid house müziğin patlamasından...
Ama saykodelik akımın Türkiye’ye nasıl sıçradığı konusunda galiba herkes hemfikir: İsraillilerin, 2006’da Antalya’da düzenledikleri Soulclipse Festivali. Ve o gün bugündür önce yavaş ve son bir yılda artan bir hızla yayılıyor.
Monx, The Mekan, Solar Beach, Temple gibi mekânlarda yüzlerce kişinin katıldığı partiler yapılıyor; kâh deniz kenarında, kâh 2 bin metre yükseklikteki krater göllerinde binlerce kişinin katıldığı festivaller düzenleniyor.
Hippiler 21’inci yüzyılda yeniden ortaya çıktı ama bu kez; dijital BPM’leri, yazın düzenlenecek festivaller için kıştan yapılan rezervasyonları, 300 liralık pahalı pantolonlarıyla...
NEREDEN ÇIKTI BU GENÇLER?
Bir saykodelik partisine gittiğinizde, nereden çıktı bu insanlar diyeceğiniz gençler görüyorsunuz: Rengârenk kıyafetler, kat kat dolanarak kule yapılmış rastalar, tuhaf bereler, ilginç makyajlar, en bolundan piercing ve dövmeler, en azından sıradanlıklar... Hepsini tek tek yarım saat seyredersiniz. O kadar şirin ve başkalar ki... Bütün bu dış görünüş için özel olarak alışveriş ettikleri dükkânlar var, zaten “Ben de yapayım” deseniz, o kıyafetleri başka yerlerde bulmanız imkânsız.
Fakat saykodelik akımı sadece ritmik trans müzikler, dövme ve parti olarak anlamak yanlış. Goa’da, Tayland’da yaşamış; dünyadaki festivalleri üçer-beşer kez dolaşmış; kendisi de festival düzenleyip, işletmecilik yapmış ‘abi’lerden biri, “Türkiye’de henüz tam oturmadı ama dünyada bu akım bir algı biçimi” diyor. “Solar pleksus çakrayı bilmeden nasıl saykodelik’sin sen?” diye soruyor/meydan okuyor / gülümsüyor / gençlerle dalgasını geçiyor.
Çünkü felsefesinde veganlık da var, şifacılık da... Algı açılması da amaç, çakra açılması da... Farkındalığın da artacak, doğa/barış/insan severliğin de... Yani mesele saykodelik’se biz Batı’nın tekniğini/teknojisini alıyoruz, ahlakını dışarıda bırakıyoruz.
KAÇ KİŞİLİK BİR KİTLE?
Ne kadarlık bir kitleden bahsettiğimiz pek belli değil. Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Ama bu yıl ilk kez düzenlenmesi planlanan Neon Festival için ortada dolaşan rakam 15 bin kişi civarında. Unutmamak lazım, bu tür festivallerde yerli kadar, hatta bazen daha fazla yabancı katılımcı da oluyor.
Zaten uluslararası saykodelik tayfa biraz kuş misali. Bir orada, bir burada. Yazki festivaller için daha ocak ayından itibaren bilet alınmaya, uçakta yer ayırtılmaya başlanıyor; arka arkaya düzenlenen festivaller için bir memleketten başka bir ülkeye, bir kentten başka bir şehre ‘gezenti’ takılıyor. Mesela Türkiye’de düzenlenen ‘Tree Of Life - Hayat Ağacı Festivali’ uluslararası alanda çıkış yapan, iyi bir bir açılış festivali olarak biliniyor. O yüzden saykodelik kuşların göçü çoğu zaman Türkiye’den başlıyor. Göçün varabildiği en uzak noktalarsa, Hindistan’daki Goa ve Tayland’daki Koh-Phanan. Goa, ‘kuş cenneti’ muamelesi görürken, Tayland’a zengin Amerikalı turistlerin geldiği, ‘fazla steril’ bir yer olarak dudak bükülüyor.
Planınızı ne kadar erken yaparsanız yapın zaman zaman iptaller de yaşanabiliyor festivallerde. Ama ‘iptal’ yanlış bir terim. Daha önce yurtdışında birçok festivale gitmiş bir ‘gezenti’ye göre, bir saykodelik festival asla iptal olmaz, olsa olsa taşınır... Hemen arkasından 2013’te Fas’ta iptal edilen Şambala Festivali’nin nasıl Kapadokya’ya taşındığını anlatıyor.
EN İYİ TAKILAN KİM?
Görüştüklerimden birine göre saykodelik’ler yüksek alım gücü olmayan, bir geceyi bir bardak içkiyle geçiren öğrenci ağırlıklı insanlar. Ama başka bir kıdemli ‘gezenti’, tersini söyleyince biraz kafam karışıyor: “Hiç öyle değil. Bazıları da salaş görünüşlü zengin çocukları. Bohem burjuvalar yani. 300 liraya pantolon satılan dükkânlardan, Avrupa’da festival festival gezilen seyahatlerden bahsediyoruz. 20-25 yaşındaki bir çocuk bunları herhalde kendi parasıyla yapmıyor” diyor.
Festivalleri, partileri düzenleyen belli başlı birkaç oluşum var: Crystal Kids, Mind Manifest, Freaks in Love... Anlaşılan o ki aralarında zaman zaman tatlı, zaman zaman daha sert seyreden bir rekabet sürüyor. Hemen hepsinin etkinliklerine katılan bir saykodelik biraz da küçümseyerek soruyor: “İş ticarete döküldü, eski arkadaşlıklar da bozuldu. Nedir yahu bu ‘en iyi takılan biziz’ kafası?”
NEDİR?
60’larda mevcut düzene karşı gelişen asi kültürün modern tezahürüne saykodelik trance kültür deniyor.
En bilinen yabancı festivaller
TATİLLERİ...
-Ozora (Macaristan)
-Boom (Portekiz)
-Modem (Hırvatistan)
-Lost Theory (Hırvatistan)
-Trans Şara (Fas)
-Boom (Portekiz)
En bilinen yerli festivaller
BULUŞMA YERLERİ...
-Tree of Life (İzmir)
-Ayata (Gökova)
-Intergalacted (Bolu)
-Freaks in Love (İzmir)
-Neon (Bursa’da ilk kez yapılacak)
Ne seyrederler?
EKRANLARI...
-Boşluk - Enter The Void
-Otomatik Portakal - Clockwork Orange
-Vegas’ta Korku ve Nefret - Fear and Loathing in Las Vegas
-Ve tabii ki The Doors...
En popüler yerli DJ’ler
KABİN AMİRLERİ...
Camiada hemen herkes Türkiye’den prodüktör çıkmamasından, sadece başkalarının yaptığı müzikleri çalan DJ’ler olmasından şikâyetçi. Yine de kabin efsanesi olarak dolaşan isimler şunlar:
-Ramisez
-TMX Mind
-33rd Dimension
-Walking Forest
-Arda Cadabra
-Garkhad
-Psysarı
-M.u.t.e.
-Mindsphere
-Garkhad
Nereden ne giyerler?
STİLLERİ...
-Pantolon: Kadıköy / Khipa
-Gözlük: Ortaköy / Etiler Optik
-Deri-tişört: Kadıköy / Kozmo-size
-Mont-kaban-yelek: Moda / Digital Lab
-Ayakkabı: Beyoğlu Dogo
-Ucuz alışveriş: Beyoğlu / Terkos Pasajı
Dünyadaki babalar
YABANCI İKONLARI...
-Kox Box
-Eat Static
-Goa Gil
-Juna Reactor
-Astrix
-Infected Mushrooms
-Astral Projection
-Hilight Tribe
-Ajja
-Shane Gobi
-Raja Ram
-Simon Pasford
-1200 Mic
Saykodelik sözlüğü
JARGONLARI...
-Şanti şanti: Tatlı tatlı, yavaş yavaş
-Yardır: Alaturka’daki ‘kudur’... DJ’e böyle bağırılıyor.
-Şankar: Şerefe
-Boom: Selamlaşma şekli... İletilerin sonuna konuyor.
-Boom bolenat: İyi şanslar, eyvallah
-Solar pleksus çakra: Reiki’yi üreten çakra
-Nameste: Bu da bir nevi selamlaşma
Dünyaca ünlü Türk tasarımcı: Hisim
SANATLARI...
Saykodelik kültürde parti ve festival dekorları, backdrop denilen gerdirme bezler, bunların üzerine yapılan, fraktal imajlar ve süzülen desenler çok önemli. Bu işin öteden beri babası olarak bilienen Alex Grey adında bir sanatçı var. Ki kendisini bu yaz Bursa’daki Neon festivalde ağırlayacağız. Fakat dünyada Alex Grey kadar olmasa da bu sanatın en önemli isimlerinden olarak bilenen bir Türk de var: Hakan Hışım. Yabancılar onu ‘Hisim’ olarak biliyor. Yaptığı desenler sadece parti ve festivalleri
süslemiyor, tişörtlere basılılıp gururla şehirde dolaştırılıyor.
Paylaş