Paylaş
Son birkaç yıldır yazlar, ‘bayramdan önce’ ve ‘bayramdan sonra’ olmak üzere ikiye ayrılıyor; ramazanda verilen aradan sonra habersiz yazılı / baskın sözlü / ani test şart oluyor. 48 Bodrum... Kalk tahtaya!
Nerede yüzsek?
BEACH’LER
-En popüleri: Sebastian Beach... Orada olsun olmasın, Hande Yener’in adı bile bir koca plajı doldurmaya yetiyor!
-En sosyal medyatiği: Sebastian Beach... Hande Yener’i yakalayamayan, ortağı Berksan’la
selfie’lenip dayıyor
Instagram’a, Facebook’a.
-En romantiği: X Beach... Su üstünde plaja dönük lounge’lar var. Siparişleriniz bile küçük kayıkların içinde geliyor.
-En pahalısı: Juju Beach... Sadece giriş için 150 lira alıyorlar. Üstelik bununla bir harcama yapamıyorsunuz.
-En hesaplısı: : Sarnıç... Bitez’ki plaja giriş ücreti 80 lira ama bu meblağı içeride yiyecek içecek olarak harcıyorsunuz.
-Bence en güzeli: Juju Beach... Evet çok pahalı ama müzik yüzünden bağırmak zorunda kalmadan konuşabildiğiniz tek plaj burası.
Denizden babam çıksa...
MEZECİ-BALIKÇILAR
-En popüleri: Gemibaşı... Ne Yunan müziklerine, ne çiroz lakerdasına, ne ahtapot/kalamar ızgarasına... Doymadı ahali, doyamıyor!
-En sosyal medyatiği: Mimoza... Romantik atmosferinden dolayı burada akşamüstü selfie’si paylaşmayanı Instagramdan atıyorlar.
-En romantiği: Mimoza... Ayaklarınız suya değerken güneşi batırmanın yıllardır değişmeyen adresi. Cumhurbaşkanı bile eşini buraya götürmüştü.
-En pahalısı: Sait... Tartışmasız hem de. Ne Memedof, ne Gemibaşı ne de Garo’s... Başka hiçbir yer, burada ödenen hesaplarla boy ölçüşemiyor.
-En hesaplısı: Orkide... Gölköy’deki bu balıkçı fiyat-kalite oranlandığında insanı mutsuz etmeden yolcu etmesini becerebiliyor.
-Bence en güzeli: Kabuk... “Türkler kabuklu pişirmeyi beceremez” derler ya... Bir de burayı deneyin bakalım. Bir tek paellasını sevmedim.
Amaan, at bavulu çık!
OTELLER
-En popüleri: Kuum Hotel... SPA, beach, balıkçı... ‘Yok yok/Ne ararsan var’ kontenjanından dolu.
-En sosyal medyatiği: Maça Kızı... Yıllar geçiyor, insanların buradan kendilerini paylaşma hırsı bitmiyor, bitemiyor. Galiba alım gücü teşhirciliği...
-En romantiği: Bella Sombra... Türkbükü’nün ortasında İtalya-İspanya-Fransa kıyıları havası yaşatıyor.
-En pahalısı: Mandarin Oriental... Milyon euroluk rezidanslara karşı geceliği 3 bin liralık odalar...
-En hesaplısı: Fidele... Hesaplı dediysek ‘Türkbükü butik otel’ hesaplısı: İki kişi 400 lira.
-Bence en güzeli: Bella Sombra... Deniz kıyısı mı? Değil. Manzarası mı var? Yooo. Ama her köşesi aşk kokuyor.
Nerede demlensek?
BARLAR
-En popüleri: Küba... Evet hâlâ Küba. Sonra başka yere geçilecekse bile toplama kampı gibi, ille herkes bir kez uğruyor.
-En sosyal medyatiği: New Old... 300 yıllık tarihi bir hanın içinde olduğu için, insanlar iyi fotoğraf verdiğini düşünüyor.
-En romantiği: The Marmara... Otelin muhteşem havuzunun üstünden Bodrum’a tepeden bakıyor.
-En pahalısı: Ulus 29... Maça Kızı’nın barıyla yarışıyor ama bunda şaşıracak bir şey yok, İstanbul’da da ucuzluklarıyla tanınmıyorlar zaten.
-En hesaplısı: Marina Yatch Club... Hem düz ayak, hem içki/kokteyl fiyatları makul. Stanta kurulmak parayla değil, sırayla.
-Bence en güzeli: Barbeast... Palmiyeler arasındaki bembeyaz dekorunun, akşam kızıllığından ‘gece lacisi’ne boyanışını seyretmek lazım.
Sabahlar olmasın!
GECE KULÜPLERİ
-En popüleri: Sess... Son üç yıldır zirveyi kimseye kaptırmıyor, saat 11.00 olduğu anda herkes orada.
-En sosyal medyatiği: Sess... Gerçek hayatta bu kadar popüler olup sosyal medyada zayıf olmak pek mümkün değil zaten.
-En romantiği: Mufla... Tanju Okan sevenlere müjde: Bu sene Cenk Eren sayesinde ‘Kadınım’a doyacaksınız.
-En pahalısı: Billionnaire... Sadece haftasonu açık olmasının acısını çıkarıyor olmalı.
-En hesaplısı: Abdi Bar... Hem Türkbükü’nde hem hesaplı. Sess’i pahalı bulanların sonraki ilk tercihi.
-Bence en güzeli: Sess... Bozcaada değil ki caz dinleyesin. Bodrum, Türkçe müzikle güzel arkadaş. Nokta.
Nerede yesek?
RESTORANLAR
-En popüleri:
Cookshop... Öğle-akşamüstü-gece... Bir mekân sürekli mi tıklım, sürekli mi ana-baba günü olur?
-En sosyal medyatiği: Nobu... Sebebi, sahibinin Robert de Niro olması tabii. Ha bir de Palmarina’nın en ucundan denize uzanan sonsuzluk havuzu.
-En romantiği: Limon... Gümüşlük’ün bu şirin, yeşil cennetinde akşamüstü gün batırmaya, dolunayda hilal doğurmaya doyum olmuyor.
-En pahalısı: Nusr’et... Daha pahalı restoranlar var tabii ama onlar balıkçı. İnsan kırmızı ete bu kadar ödeyince bir tuhaf oluyor.
-En hesaplısı:
Cookshop... Popülerliği buradan geliyor olabilir mi? Hem Palmarina’da yiyorsunuz hem de civar restoranlara göre daha ucuza çıkıyorsunuz.
-Bence en güzeli: Mufla... Bir ciğer, bir beğendili kuzu kafes yapıyorlyar, “Ben daha önce hiç et yememişim” diyebilirsiniz.
Paylaş