Paylaş
Hollywood’la birlikte bütün dünya şokta. İnanılır gibi değil: Alec Baldwin “Rust” filminin çekimleri sırasında kurusıkı tabancayla filmin yönetmeni ve görüntü yönetmenini yaraladı, yaralılardan biri hastanede hayatını kaybetti.
Herkes olayın bilinen ve bilinmeyenlerini tartışıyor.
İlk bilinmeyen şu: Film setinde ölüme sebep olabilecek gerçek silah ve gerçek mermi ne arıyor?
“Yapım ekibinin sorumsuzluğu” diyen var.
Mümkün. Setlerde benzer olaylar daha önce de yaşanmıştı.
Mesela Bruce Lee’nin kendisi gibi aktör olan oğlu Brandon Lee, “The Crow” filminin setinde (1993), Michael Massee’nin kendisine doğrulttuğu silahla “gerçekten” vuruldu. Kan kaybından hayatını kaybetti.
Emre Altuğ da 2006’da “Hasret” dizisinin çekimleri sırasında kurusıkı tabancayla kolundan ve kulağından yaralanmıştı.
2012’de “Üsküplü” filminin çekimlerindeyse başrol oyuncusu Taha Cengiz Nerez, sette kullanılan tabancayla elinden yaralandı.
Yıldız Kenter de 1965’te öğrencisi Sema Özcan’ı tiyatro sahnesinde tüfekle vurmuştu...
İkinci bilinmeyen, neden bir oyuncu arkadaşını değil de yönetmenleri vurduğu...
O sırada kamera çekimde olduğu için olay anının görüntüleri de varmış.
Bunu Alec Baldwin’in ortağı da olduğu filmde yönetmen ve görüntü yönetmeniyle husumet yaşamasına, hatta geçmişteki alkol ve uyuşturucu sorunlarına bağlayanlar var.
En zayıf ihtimal bu. Aktörün o sırada kameraya bakarak ateş ettiği bir sahnenin çekildiği olasılığı daha yüksek geliyor mantığa. Tabii karşısında da yönetmenler vardı.
En can alıcı konu: Hadi bir kişiyi yanlışlıkla vurdu. Sonra ikinci kişi nasıl vuruldu?
Silahın kaç kez ateş aldığı bilinmiyor. Şu da imkân dahilinde: Aynı kurşun birinden geçip diğerini de yaralamış olabilir.
22 Ekim, popüler kültür tarihinin en talihsiz günlerinden biri olarak hatırlanacak.
Olayın ayrıntıları, tarafların hukuki durumları, set güvenliği, çalışma koşulları gibi konuları tartışacağımız hareketli bir dönem var önümüzde.
Alec Baldwin’in hukuki durumu hakkında konuşmak için erken. Tamamen suçsuz çıksa bile muhtemelen kendisi de perişandır.
“Baldwin’e ne üzülüyorsunuz, asıl ölene üzülün” diyenler var.
Bence bu, sonunda herkesin mahvolduğu Yunan tragedyası gibi bir durum. Seç-beğen-üzül... Yarıştırmanın hiç alemi yok.
Bir anlık paniğinize bakıyor
Instagram dolandırıcılarının son numarası şu:
◊ Size bir mesaj geliyor. Başında “Avukat bilmem kim”, “Uz. Dr. filanca falanca” yazıyor:
“Merhabalar, kurumsal bir sitede hakkınızda şikâyetler gördüm. Avukatlar dahil, bayağı bir eleştiri almışsınız. Haberiniz var mı?”
“Acaba nedir?” diye paniğe kapılmanıza bakıyor.
“Mesajı kabul et”i tıkladığınız zaman da bilgileriniz ele geçiriliyor.
◊ Son bir-iki haftadır piyasadan kalktı. Ama yakın zamana kadar Instagram logosuyla gelen başka bir mesaj vardı. Bir paylaşımınızda telif hakkı çiğnediğinizi söylüyordu.
“Acaba hangi paylaşımım?” diye panikleyip “kabul et”e basmanıza bakıyor...
◊ En korkutucusu, takvim üzerinden dadanan bir virüstü. Zor kurtuldum. Yarım saatte bir mesaj geliyordu: “Porno geçmişiniz ifşa olmak üzere” diye. Devamlı toplantı davetlerini kabul etmemi istiyorlar.
İşte o bir anlık paniğinize oynuyorlar; aman diyeyim, aman...
Biraz karmaşık bir durum
Murda, şarkılarında uyuşturucuyu özendirdiği iddiasıyla Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alındı.
Hakkında 10 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenledi.
Önder Doğan (37), Türk kökenli ama Hollanda uyruklu bir müzisyen. Orada yaşıyor.
Savunmasında “Hollanda kültürüyle yetiştim. Orada bu maddelerin kullanımı serbest. O yüzden burada böyle olduğunu düşünmedim” diyor.
Biraz karmaşık bir durum: Türk kökenli bir rap’çi, yaşadığı ülkenin kurallarına göre müzik yapıyor...
Ama o müzik burada da dinleniyor.
Yani biraz daha özenli davranması gerekirdi Murda’nın.
Hakikaten karmaşık, çünkü “Türk kökenli olmayan diğer Hollandalıları ne yapacağız?” gibi bir soru ortaya çıkıyor.
Paylaş