Asgari ücretli giremez

Hülya Avşar’ın programına konuk olan şef Somer Sivrioğlu “Asgari ücretli bizim restoranımıza gelemez” açıklamasıyla gündemde.

Haberin Devamı

Aslında tam öyle dememiş Somer Şef. Biraz Avşar Kızı’nın tufasına düşmüş. Hülya Avşar “Asgari ücretliler senin restoranına gelemezler” diye sorunca şöyle cevap vermiş:

“Bizim öyle çok yüksek değil fiyatlarımız. Özellikle bistro seviyesinde tutmaya çalıştım. Lüks denecek bir restoran değil. Ama tabii ki kişi başı 2-3 bin lira tutar...”

Hülya Avşar bunu yapmayı seviyor.

Eğer gazeteci olsaydı, “dişli” bir röportajcı olurdu.

Daha çok kısa süre önce “laf ebesi” Kerimcan Durmaz da Avşar’ın programında manipüle edildiğini ve rahatsız olduğunu açıklamıştı.

Çünkü bir şeyi söylemek var, bir de “başka türlü” söylemek var.

Şu manada: “Asgari ücret”, adı üstünde asgari yani kazanılabilecek en düşük ücret.

Toplumun en az kazanan kesiminin de ülkenin en ünlü birkaç şefinden birinin restoranına müdavim olması da beklenmez zaten. Restoran Etiler’de, sadece tek öğün açık, kullanılan ürünlerin biri Hanya’dan öbürü “Kenya”dan...

Haberin Devamı

Dünyada da böyle zaten. Bu tür restoranlar bırakın en az kazananları, orta hallilerin bile cüzdanını zorlar.

Kırk yılda bir, çok özel bir günde, “evladiyelik” gidilecek yerlerdir.

Ama böyle anlatınca başka, “Asgari ücretliler giremez” diye sununca başka oluyor.

Somer Sivrioğlu işte tam da bu tuzağa düşmüş.

Demek ki neymiş, Hülya Avşar’a konuk olacakken iki kere düşünmek, üç yutkunup bir cevap vermek gerekirmiş.

Ne çabuk unuttuk...

Oyuncu Vural Çelik’in kalp krizinden 51 yaşında ani kaybı üzerine Pınar Altuğ “o aşıları olmakla iyi mi ettik acaba?” diye sordu.

Malum, COVID’e karşı koştura koştura üçer-beşer olduğumuz aşılardan bahsediyor. Ve şimdi her kalp krizinde, her pıhtı atmasında akla “Acaba aşıların yan etkisi mi” kuşkusu düşüyor.

Elimde COVID’den önce ve COVID’den sonra bu tür rahatsızlıkların ortaya çıkmasıyla ilgili bir veri, istatistik yok.

Vural Çelik’in aşı olup olmadığını, olduysa Çin mi yoksa Alman mı vurdurduğunu da bilmiyorum.

Tıp insanları aşılarla ölümler arasında bir ilişki olmadığını söylüyor. Belki de haklılar, mesele bir tür “algıda seçiciliğe” dönüştü.

Ne zaman kalp krizi falan duysak, “Aha işte, aşıdan” diyoruz.

Haberin Devamı

Aşıların böyle yan etkileri varsa da benim içim rahat. Şöyle rahat: Aşı olmayacağıydık da n’apacağıydık? Ne çabuk unuttuk eve gelen su damacanalarını bile yıkadığımızı? Millet patır patır ölüyordu. Anlı şanlı doktorlar, profesörler bile.

Bizim yaş grubumuza, bizim meslek dalımıza da aşı hakkı çıksın diye neredeyse birbirimize eziyorduk. Bir tavır takınırken bunları da unutmamak lazım.

Ata Demirer’e yapılan...

Uçakta 1A ya da 1F koltuklara oturmak havalıdır nedense. O kadar ki bazı görgüsüzler burada oturarak uçtuğunun cakasını satmak için hemen fotoğraf paylaşırlar boarding kartlarının.

Bana kalırsa pek bir numarası yok. Hatta öne ayak uzatamadığınız bazı uçak modellerinde dezavantajdır önünüzde kapı gibi kabin duvarına karşı uçmak.

Haberin Devamı

Ata Demirer de bir uçuş yapmış geçenlerde. Bileti 1F imiş. Fakat tam uçağa binerken koltuk numarasını değiştirmişler.

“Niye” diye sormuş, “Değişiklik oldu” cevabını almış.

Fakat uçak kalkacak, F1’e gelip giden yok. Tekrar sormuş Demirer, “Buyurun geçebilirsiniz o koltuğa” demiş hostesler.

Ata Demirer bunu şöyle yorumlamış ve paylaştı:

“Anlaşılan, beklenen ağır abi yetişememiş uçağa. Artık kimse? İnsanlara bunu yapmayın. Zaten yeterince değersiz hissediyoruz bu memlekette. Ayıptır. Tekrar ediyorum, 1F falan umurumda değil. Derdim sadece hakkım olanı almak...”

Bu olay özelinde ne gelişti meçhul.

Belki Ata Demirer’in şüphelendiği gibi sahiden oraya kalantor biri oturacaktı ve son anda yetişemedi.

Haberin Devamı

Belki de teknik, masum bir ayrıntı.

Ama karşımızdaki Ata Demirer...

Şöhret, mevki, tanınmışlık...

Ata Demirer bile bu ülkede kendini değersiz, itilip kakılabilen, ötelenen hissediyorsa biz tezgâhı toplayıp gidelim zaten. Burada önemli olan böyle bir şey olup olmaması değil. İnsanların bu kuşkuya düşmesi, böyle hissedebilmesi.

Yani gerçek değil, “hissedilen sıcaklık”.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları