Paylaş
“Sadakatsiz”de evli bir erkekle aşk yaşayan “Derin” karakterini canlandıran Melis Sezen, “Aldatılan kadın asla kendini suçlamamalı” dedi. Her zaman ilgi çekecek, aldatılan/aldatılmayan, aldatıldığından şüphelenen, kadın/erkek herkesin pürdikkat kesildiği bir konu. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyle.
Hatta aldatma/aldatılma hikayelerinin anlatıldığı bir program bile var, ara sıra denk geldiğim.
Yurtdışından hikayeler ama konu evrensel olduğu için orada birinin başından geçen bir detayı (mesela telefonda bir erkek ismi kayıtlı. Ama arayınca karşınıza bir kadın çıkıyor) kendi hayatınıza uyarlıyorsunuz.
İnsanı bütün aşk geçmişinden şüpheye düşürebilecek kadar paranoid.
Kuyumcu titizliğiyle ele alınması gereken, çok boyutlu bir konu aldatma meselesi.
Bir kere daha en baştan şöyle bir matematiksel abukluk var...
Türkiye’deki erkeklere sorsanız yüzde 99.99’u çapkın. İçeriden bildiriyorum, resmi açıklamaları bu olmasa bile samimi ortamlarda söylem hemen buna kayıyor. Artık doğru, yalan...
Peki gerçekse bunca erkek eşini kiminle aldatıyor?
Mantık olarak bir o kadar da çapkın kadın olması gerekmez mi?
Durun daha yeni başlıyoruz, dedim ya derinlikli mevzu.
Tarifi güncellenmeli
Melis Sezen “Aldatılan kadın asla kendini suçlamamalı” diyor ya.
Haklı ama ifadede bir eksiklik var bence.
Haklı, çünkü insanlar şimdiki yetersiz diye gidip öbürüyle aldatmıyor.
Olabilir, başka birini elbette eşinden, sevgilinden daha tercih edilir bulabilirsin.
Ama o zaman da aslanlar gibi ayrılır, sonra ne yapıyorsan yaparsın.
Orası kimseyi ilgilendirmez. Melis Sezen eksik söylüyor. Çünkü, aldatılan kadın kendini suçlamamalı da aldatılan erkekler kendini mi suçlamalı?
Dedim ya bu işin daha çok ayağı var.
Her şeyden evvel aldatmanın tarifi güncellenmeli.
Yalandan ayrı düşünülemez
“Aldatma” kelimesinin içinde “kandırma” en önemli dilim. Yani aldatma ve yalan birbirinden bağımsız düşünülemez.
İçinde illa ki karşısındakini küçümseme, onu aptal yerine koyma fiili gerekiyor.
Yoksa üç yetişkin insanın kendi rızalarıyla, bilgileri dahilinde böyle bir hayat sürmesi bana aldatma olarak gelmiyor.
Adamın metresi vardır. Eşi biliyordur, yıllardır böyle sürüyordur. Bu da kendi içinde ne sosyolojik tartışmalar barındırıyor ama dışarıdan kim, ne diyebilir?
Tamam mı devam mı?
Bende daha ne külliyat var da yerim dar.
Belki bu konuya tekrar devam ederim.
Hatta isimli/isimsiz
siz de yazın düşüncelerinizi, yaşadıklarınızı,
daha tartışmalı,
daha renkli ve
daha kapsayıcı olur.
Bekliyorum...
Paylaş