Paylaş
Hisarın içine kurulan pistte hızları 1 saniyede 200 kilometreye çıkan drone’lar yarıştı. Formula 1 arabaları gibi vızır vızır uçuyorlar.
Aynı Formula’daki gibi kazalar da oluyor. Çok eğlenceli, çünkü yaralanan, sakatlanan yok.
Pilotlar drone’ları uzaktan kumandayla uçuruyor, gözlerinde kamera gözlüğü oluyor. Onların gözlükten gördüğü görüntü de dev ekrana yansıtılıyor.
Hele akşam hava kararınca ışıklarla falan, 1600 yıllık tarihi yapının içinde geleceğe gidip gelmiş gibi oluyorsunuz.
Etkinlik alanında her yaştan insan vardı. Semt sakinlerinden ressam Mustafa Değirmencioğlu’yla tanışıp ayaküstü sohbet ettik. “65 yıldır buradayım, ilk defa böyle bir şeye şahit oluyorum. Atıl duruyordu burası. Kalabalık ama çoğu insanın da haberi olmadı. Keşke daha kuvvetli bir tanıtım olsaydı” dedi.
Belediyeyi bu ilginç fikir için hem tebrik edelim hem de bir dahaki yarışlar için bu eleştiriyi iletmiş olalım.
Bu ne acele?
“Sevmedim Deme”, “Kapandı Bu Eski Yara” gibi şarkılarıyla fenomen olan Kurtuluş Kuş&Burak Bulut ikilisinin hayatı film oldu: “Sevmedim Deme”.
Film, 14 Ekim’de vizyona giriyor. Tamam güzel bir başarı yakaladılar, şarkıları yüksek tıklanma sayılarına ulaştı. Hatta geçen yıl Pantene Altın Kelebek’te “En İyi Çıkış Yapan” ödülü de aldılar. Ama çıkış yapmak başka, başarı yakalamak başka; hayatının film olması başka bir şey.
Daha dün bir, bugün iki. Yıllarını bu işe vermiş bunca önemli sanatçı dururken, bu ne acele? Mesela arabeskten örnek verecek olursak koskoca bir yaşanmışlığı olan Müslüm Gürses’in hayatı daha yeni film oldu. Bergen hakeza. Ki nasıl bir hikâye. İbrahim Tatlıses, Ajda’nın daha yapılmadı bile... Halbuki senaryoyu düşünsenize.
“Sevmedim Deme” filmi eminim en güzel şekilde çekilmiştir, emeği geçen bütün ekibi de tebrik ederim ama... Böyle bir teklif gelse en başta kendilerinin itiraz etmesi gerekirdi:
“Abi durun ya, biz daha kimiz ki” diye.
Pelin Karahan üzerinden bu yazın röntgen filmi
Oyuncu Pelin Karahan, Bodrum dönüşü fiyatlardan dert yandı.
Pahalılıktan etkilenmemek için evde yemek yediklerini ve yazlıklarının plajında yüzdüklerini anlattı.
İşte 2022 yazının özeti budur. Sezonun Z raporu gibi Karahan’ın söyledikleri.
Gitmiyor değil, insanlar tatile gidiyor; yığılma, trafik her şey var ama belli başlı birkaç yer hariç mekânların çoğu boş...
Beach’e, restorana, kulübe gitmek yerine yazlığının bahçesinde, otelinin balkonunda takıldı tatilciler.
Zengin-fakir fark etmiyor. “Eskiden her akşam dışarıda yerdik, bu sene haftada iki” diyen tanıdığım var.
Sonuç mu? Şunun şurasında 15 gün kaldı.
Ondan sonra ortaya çıkacak hangi işletmenin bir sonraki sezonu görebileceği, hangilerinin göremeyeceği...
Mazeretim var asabiyim ben
Gallup şirketinin araştırmasında Avrupa’nın en sinirli ülkesi çıkmamıza sokakta üç tip tepki var.
İlk grup sosyo-ekonomikçiler. Hayat zorluklarının insanları daha tahammülsüz yaptığını savunuyorlar.
İkinci grup, olayı genlerimize bağlıyor. “Savaşçı bir millet olduğumuz için” diyorlar; “Çabuk parlıyoruz”...
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan? Yani savaşçı olduğumuz için mi sinirliyiz, sinirli olduğumuz için mi savaşçıyız, orası biraz gri alan.
Ama en komiği üçüncü grup: “Yok ya biz sinirli falan değiliz, nereden çıktı!” diye buna da sinirleniyorlar.
Diplomalar gitmez umarım
Oyuncu Hazal Filiz Küçükköse Deniz adındaki ikizini anlattı: “Okulda birbirimizin sınavlarına girdiğimiz oldu...”
Valla şahane. Düşünsenize dersleri paylaşıyorsunuz, yarısına sen çalışıyorsun, yarısına ikizin.
Umarım bu açıklamadan sonra diplomaları falan iptal edilmez.
O bir şey değil de şimdiye kadar oynadığı “Deniz Yıldızı”, “Kara Sevda”, “Zemheri” gibi dizilerin hangi bölümlerinde kendisini, hangilerinde ikizini izledik acaba?
Paylaş