Paylaş
IMF programının bitmesi sonrasında daha esnek bir programa geçilmesi halinde hedeflerin ne olacağı ile ilgili fazla endişe olmaması gerekir. En belirgin değişikliğin büyüme ve FDF hedefinde olduğu görülüyor.
Büyüme hedefinin yüzde 5 seviyesinden yüzde 5.5’e çekilmesi, istihdamı getiren büyümenin minimum ne kadar olması gerektiği tartışmalarına konu olmuş ve basında yüzde 5’lik bir büyümenin istihdam artışı getirmeyeceği öne sürülerek büyüme hedefinin %6 olması gerektiğine dair yorumlar yer almıştı. Büyüme hedefinin yükseltilmesi, buna yönelik adımlar atma isteğini gösteriyor.
5 yıldır yüzde 6.5 olan IMF tanımlı FDF hedefi yüzde 5.5’e indirildi. Bunun mali disiplinden taviz, ciddi bir gevşeme olarak algılanmaması gerekir. Gelirler tarafında şimdiye kadar yapılan bütçelerden daha gerçekçi davrandığını, faiz dışı harcamalarda mali disiplinden gevşemeye yönelik bir artış olmadığı düşünülüyor. 2008 bütçesinde, gelirlerde yüzde 8.8, faiz dışı giderlerde yüzde 8.1 artış hedeflenmiş. 2007’de erken Telekom ödemesi nedeniyle vergi dışı gelirler beklenenin üzerinde gerçekleşmişti, bu nedenle 2008 yılında vergi dışı gelirlerde düşüş bekleniyor. Ancak özelleştirmelerin devam etmesi halinde, gelecek yıl da hükümetin beklediğinin üzerine çıkabilir.
Harcama-gelir dengesine bakıldığında, mali gevşemeye yönelik sinyal görülmüyor. Ayrıca, yüzde 6.5’in matematiksel bir seviye olduğu, yüzde 6.5 hedefinin, kamu borç yükünün yüzde 90’larda, reel faizin yüzde 15-20’lerde olduğu, kurda ciddi sıçramaların görüldüğü ve son 5 yılda yaşanan büyüme performansının başında olduğumuz bir dönemde belirlendiği unutulmamalı. Şu anda bu göstergelerde çok daha olumlu bir gelişme söz konusu olup , dolayısıyla FDF hedefinin aşağıya inebileceği, bu durumda bile kamu borç yükünün daha yavaş bir hızla da olsa düşmeye devam edebileceği düşünülüyor.
2008 bütçesinde ÖTV ve ithalattan alınan vergilerde daha iddialı hedefler bulunuyor. ÖTV’de vergi artışının olabileceği sinyali alınıyor.
Öte yandan, cari açık açısından bütçe rakamları iyimser olup, bu yıl 36 milyar dolar olan cari açığın 34 milyar dolara inmesi bekleniyor. Ama dış ticaret açığının, YTL’nin bu seviyede kalması ve büyümenin devamı halinde, mikro reformların çok kısa sürede sonuç vermesinin beklenmemesi nedeniyle, öngörülenden daha fazla artacağı ve cari açığın 34 milyar dolara inmesinin iyimser bir yaklaşım olduğu düşünülmekte.
Yaptığımız cari açık projeksiyonları, petrol fiyatlarının ortalama 70 dolar seviyesinde olması halinde, 45 milyar dolar olabileceğine işaret ediyor. Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık artışta, cari açığın 4 milyar dolara yakın artacağı öngörülmekte. Ancak cari açığın yüksek çıkması halinde bile, global konjonktürde bir sorun olmadigi sürece finansmanla ilgili bir sıkıntı beklenmiyor.
Yabancı doğrudan yatırımların 25 milyar dolar olması beklenmektedir. Dış şok olmaması halinde, finansman konusunda, hem özelleştirmeler, hem de satın alma ve birleşmeler tarafında, bu yıla benzer bir yıl 2008'de de hedefleniyor.
Paylaş