Paylaş
Aşı, maske, mesafe, hijyen… Korona ile savaşta vazgeçilmez hale gelen bu şartların okullarda ne ölçüde sağlanabileceği uzun uzun tartışılıyor.
*
Karamsar olan veli, özellikle sınıflarda mesafe kurallarının sağlanamayacağını düşünüyor. Diğer bir çekince ise aşı olmaktan kaçınan aileler.
*
Aslında sorun sadece öğrenci velileri de değil, aşı karşıtı öğretmenlerimizin olduğunu biliyoruz. Aşı olmayan öğretmen ve okul personeli haftada 2 gün PCR testi yaptırıp ilgili birimlere bu testleri teslim edecek.
*
Gelelim sınıftaki mesafe tedirginliğine. Birçok veli onlarca öğrencinin tek bir sınıfta bir arada eğitim görmesini sakıncalı buluyor. Hatta birçok arkadaşım çocuklarına ders boyunca maske ve siperlik takmasını öğütlüyor.
*
Öğütlerin devamı şöyle sıralanıyor: Sıraya dokunma, kapıları mendille aç, kimsenin kalemini-silgisini alma, cam kenarına otur…
*
Bu liste uzayıp gidiyor. Aylarca devam eden uzaktan eğitimden sonra bu tür tedirginliklerin yaşanması elbette normal. Anormal olansa şu; açıkça yüz yüze eğitime karşı çıkanların alışveriş merkezleri, oyun salonları ve tatil merkezlerini son derece güvenli kabul edip maskesiz, mesafesiz hayatlarına devam etmesi.
*
Bu koronavirüs illeti AVM içindeki oyun salonunda yayılmıyor da sadece sınıflarda mı yayılıyor? Ya da bu çocuklar Rus, Alman turistlerle havuza girdiğinde risk altında olmuyor da okul bahçesinde top oynadığında mı virüsü kapıyor?
*
Tedirginliğin de bir mantığı olur! Bu mantık dışına çıkıp yaşam tarzımızla söylemlerimiz birbirini desteklemezse o zaman doğru kararlar alamayız.
*
Okullardaki önlemleri sonuna kadar sorgulayalım. Hatta uygulamalara bakıp yeni önlemler de alalım. Ancak dedikodulara inanıp çocuklarımızın eğitim hayatını baltalamayalım.
*
6 Eylül öncesi eğitim alanı içindeki tüm taraflarla görüştüm. Şu anda insanüstü bir gayret var. Çocuklarımızın evden çıkıp sınıfa girmesine kadar olan tüm süreç en ince detayına kadar planlanmış.
*
Bizim yapmamız gereken tek şey bu planlamalara uymak. Eğer bu süreci atlatmayı başarırsak geleceğimiz için çok önemli bir adım atmış oluruz…
‘O SATIH BÜTÜN VATANDIR'
Bugün koca bir milletin talihi, tarihi yeniden yazıldı. 26 Ağustos şafağında sisleri yaran Türk topçusu vatan savunmasının en önemli ayağını başlattı. Önce Tınaztepe, Belentepe, Kalecik Sivrisi’nden düşman temizlendi. Öyle bir ilerleyişti ki bu 28 Ağustos’ta Türk ordusu Kütahya’daydı. Yunan ordularının 3 kademeli savunması yerle bir olmuştu. Daha 40 yaşında bile olmayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır” emri düşmanı topraklarımızdan söküp atmıştı. Bugün bir kez daha milli mücadele kahramanlarını minnetle anıyorum.
ÖVGÜNÜN DE BİR AYARI OLUR
Arda Güler… Daha 16 yaşında. Fenerbahçe forması giyiyor. Çok da başarılı. Süper Lig’de süre alıyor, asist yapıyor. O bunları yaparken biz de onu sosyal medya çöplüğünde bir oraya bir buraya savuruyoruz. Nasıl psikolojisini bozarız diye adeta yarışıyoruz. Niyet belki iyi. Ama övgünün de bir ayarı olur. Biz aynısını Emre Mor için de yapmıştık. Sonuç ortada. O yüzden Arda’yı rahat bırakalım da işini yapsın…
Paylaş