Paylaş
Devletin kurumları ile yeni bir gerginlik ortamı yaratmanın siyasetçilere bir yararı olabilir mi? Bazı seçmenler gidip sadece bu nedenle söz konusu siyasetçilere oy verebilirler mi? Kurumların değişmesi gerekiyorsa, bu ‘‘gerginlikle’’ mi olur?
Bu soruları cevaplamak bizim işimiz değil. Siyasetçinin işi. Ama gelişmelerin arkasındaki nedenler konusunda kendi yorumumuzu getirmemiz mümkün.
En kaba şekliyle biz meselenin şuradan çıktığını düşünüyoruz:
Bir taraf, işler böyle gittiği takdirde Refah veya Fazilet'in orta vadede Meclis çoğunluğuna doğru yürüyeceğini hesaplıyor.
Diğer taraf ise işe günlük bakıyor. En kaba şekliyle, yerinden memnun.
ESKİ ANALİZ
Refah Partisi kapatıldığı zaman kaleme aldığımız analizle başlayacağız:
Refah Partisi'nin kapatılması kısa vadede istikrarı artıracaktır. Ama gerekli reformlar yapılmadığı takdirde uzun vadede sorun büyür.
Bu yorumla demek istenen şuydu: RP'nin kapatılması Refah kesiminin dikkatini kısa vadede başka yöne kaydıracak, gelişmelerine engel olacak, yeni bir parti kurana ve bunun başına yeni bir lider kadrosu gelene kadar bu kesim çalkantılı bir dönemden geçecekti.
Bu, şimdiki iktidarı kısa vadede rahatlatacak bir gelişmeydi.
Radikal tedbirler yerine, günü kurtaracak uygulamalar... Refah'ı bir tehlike olarak görüp, ona göre davranma yerine, sanki ortada bir sorun yokmuş gibi günlük siyasi çekişmeler... Olağandışı koşullarla iktidar olmuş, aciliyeti olan tedbirler alacak bir hükümet yerine, önünde sanki çok zamanı olan bir iktidar...
Refah'ın kapatılmasıyla ortaya çıkan kısa vadeli istikrar, hükümeti aldatıcı bir rehavet içine itilebilirdi.
Oysa, şu an için geciktirilen kamu zamları yeniden başladığında, Asya krizinin reel etkileri kapıya dayandığında, hepimizin yakından bildiği ‘‘rahat’’, nisan-temmuz dönemi yerini, yeniden eylül sendromuna bıraktığında...
Ve ‘‘Refah’’ bir süre sonra yeniden toparlandığında...
O zaman ne olacaktı?
SÜREÇ
RP-DYP koalisyonunun normal ömrünü devam ettirmesi ve laik kesimin kendine çekidüzen vererek siyasi rekabet yoluyla iktidara gelmesi konusunda bu köşe uzun süre ısrarlı oldu.
Ama farklı bir ‘‘gerçek’’ yaşandı.
Ortaya bir kararlılık kondu.
Bu gerçeğin Türkiye siyasetinde bir veri olarak alınması ve buradan hareket edilerek Refah'ı güçlendiren koşulların ortadan kaldırılması en akılcı yol gibi görünüyordu.
Çünkü bir süreç başlatılmıştı. Bu gibi süreçlere bir kere başladıktan sonra da yarı yolda kesip başka yöne gitmek zordu.
SONUÇ
Yaşananlar İngiliz demokrasisinin örneği değil dedik.
Ama söz konusu süreç şaka da değil.
Siyasetçilerin alışkın oldukları manevralar, ani dönüşler, başka kurumlara çok yabancı gelebilir.
Piyasalara bakmayın, onlar bir iki haftalık kazançlar peşinde. Artık klasik hale gelmiş piyasa oyunlarıyla işe devam edilir, birkaç ay sonra Fazilet Partisi ve ona yakın bazı küçük partiler, çoğunluk olmaya başlarsa ne olacak?
Nitekim, hükümet durumu idare ettiğini düşünebilir, ama bazı ekonomik gelişmeler var ki biz farklı yorumluyoruz.
Hükümet aldığı bazı kararların orta sınıfı ve dar gelirlileri nasıl vurduğunun sanırız farkında değil.
Yarın ele alalım, bakın ortaya nasıl bir tablo çıkıyor.
Paylaş