Paylaş
Okurlar bu başlığı neden attığımızı merak edebilirler.
Önümüzdeki günlerde yaşanacaklar sanırız nedenini gösterecek. Umarız yanılıyoruzdur.
Bugün sadece olayın ‘‘sonuna’’ bakıp alınması gereken dersleri sıralamak istiyoruz.
Yaşanabilecek olası gelişmeler bize bu dersleri unutturabilir. Aşağıdakiler, kendimizi geleceğe koyup, geri bakarak elde ettiğimiz bazı gözlemler. (Sözkonusu ‘‘geleceğin’’ ne zaman olduğunu ne yazık ki söyleyemiyoruz. Bir ay da olabilir. Bir yıl da.)
Aşağıdakiler tamamen kişisel görüşler olarak görülmeli.
Sonuç 1: Yanlış para ve kur politikaları izlendi. Bu politikaların ne olduğunu soralım, öğrenelim. Neden yanlış olduklarını anlamaya çalışalım. Aynı yanlışları bir kez daha yapmayalım.
Bu bizce en önemli nokta. Çünkü yanlış politikaları izleyenler, gelişmelere başka nedenler bulmaya çalışabilirler. İnsanlık hali.
Elbette ‘‘başka’’ nedenlerin de bir rolü vardır. Ama yapılan yanlışlar gelinen noktada önemli bir rol oynamıştır. Gözden kaçırırsak aynı yanlışları yeniden yaparız.
Bazı kişi ve kurumlar para kazandıklarını düşünüp ‘‘gelecek sefer’’ de aynı pozisyonları almaya çalışacaklar.
Gerçekler objektif bir şekilde yansıtılınca hoşlanmayacaklar...
Risk yönetiminin (tatsız) disiplini kendilerine yine ağır gelecektir.
Yine gelişmekte olan piyasa içgüdüsüyle hareket edebileceklerdir. Ve bir süre sonra da aynı noktaya geleceklerdir.
Sonuç 2: Yanlışlar kişilerde değil, izlenen politikalardadır. Bizim kamuoyunun bir diğer özelliği gelişmeleri kişilerle özdeşleştirmek: ‘‘Şu iyi yaptı’’ veya ‘‘Bu kötü yaptı.’’ Bu hataya düşmeyelim. Yanlış olanlar kişiler değil, kişilerin izlediği politikalardır.
İzlediği politikanın yanlış olduğunu kabullenen bir yönetici, kazandığı deney nedeniyle ‘‘daha sonra’’ işleri başarıyla götürebilir. Bunun için yanlışların açıkça kabullenilip, doğru politikaların izlenmesi yeterlidir.
Yanlışları reddetmek, sonradan ödenecek maliyeti artırır.
Sonuç 3: Bankacılık sektörü yakından denetlenmelidir. Bankacılık sektöründe bilançoların bozulması en dinamik sanayileri bile durma noktasına getiriyor. İşte Japonya örneği. Türkiye'de 1994'ten bu yana yaşanmış olan bankacılık uygulamaları, çağdaş risk yönetimi ilkelerine tümüyle ters düştü. Bunun sonuçlarını görmüş bulunuyoruz.
Aynı yanlışı bir kez daha yapmayalım. Yola sağlam bilançolarla çıkalım. Bilançoları sağlam tutacak politikalar izleyelim.
Sonuç 4: Yapısal tedbirleri geciktirmenin maliyeti vardır. Siyasetçiler unutmasın.
Sonuç 5: Risk yönetimi ve finans kurallarını izleyenler ‘‘saf’’ değildir. Aksine ‘‘bir bildikleri’’ vardır.
İlk dört şık ne kadar uygulanır bilmiyoruz. Ama bu beşinci konuda fazla ümidimiz yok.
Olayların şimdiki noktaya gelmesinde rolü olanlar bir süre başlarını eğik tuttuktan sonra, yine aynı şeyleri söylemeye, aynı şeyleri yazmaya ve aynı politikaları önermeye başlayabilirler.
Bu bizi şaşırtmayacak. Okurlar da şaşırmasın.
Bitirirken ekleyelim:
Gelişmeler bizde ve diğer bağımsız yorumcularda.
Dizi devam edecek
SAĞLAM bankalar konusundaki yazı dizimiz devam edecek. Aslına bakarsanız daha yeni başladık.
Paylaş