Paylaş
Son iki Hazine ihalesine ciddi bir talep geldi. Satılan kâğıtlar ikinci piyasada aktif işlem gördü.
Bu kâğıtlar cazip mi?
Riskleri ne?
SON İHALE
Evvelsi günkü ihale ilginç geçti.
Hazine daha önce piyasaya sürmüş olduğu 9/2 kâğıtlarını yeniden satıyordu. Bu bir yılın biraz üzerinde bir vade oluşturacaktı. İhalede 623 trilyonluk kâğıt satıldı. Maksimum faiz yüzde 131.96 çıktı. (365 gün üzerinden.)
Aynı kâğıtlar bundan üç hafta kadar önce de satılmıştı.
O zamanki ihalede faiz yüzde 118.7 olarak gerçekleşmiş, 531 trilyonluk da satış yapılmıştı. Kamuya yapılan satışlarla bu kâğıtlardan toplamı 770 trilyonu buluyordu.
Yüklü bir satıştı.
Arkasından Brezilya vs. geldi. Faizler yüzde 140'ı geçti.
Bu kâğıtları eski faizden alan ve repo ile fonlayan kurumlar geçen süre içinde ciddi zararlar yazdılar.
Ama buna rağmen evvelsi günkü ihaleye talep geldi. Neden?
STRATEJİ
Son kâğıtlara olan ilginin esas nedeni pazartesi günü değinmeye başladığımız olay.
Nisan-temmuz döneminde aylık enflasyon çok ‘‘düşük’’ seyreder.
İzlenmekte olan kur politikasına göre, enflasyon düşünce aylık devalüasyon oranı da düşüyor. Devalüasyon azalınca nominal faizler iniyor.
İşte oyuncuların beklentisi bu.
Önümüzdeki aylarda nominal faizlerde bir düşüş bekliyorlar.
Elbette bu reel faizleri fazla etkilemeyecek. Ama nominal faizler düştükten sonra reel faizlerin yüksek kalması bono yatırımcısını fazla ilgilendirmiyor. Sanayici batma noktasına gelse de bono yatırımcısı iyi kâr yazıyor.
Oyuncular işte bu nedenle kâğıda giriyorlar.
Peki ya seçimler ve seçim sonrasında oluşabilecek bazı önemli riskler?
Bunun üzerinde fazla durulmuyor, çünkü hesabını iyi yapmış olan oyuncular, nominal faizler bir kere düşüp yüzde 110-115 civarında bir yere geldikten sonra bu kâğıtları başkasına satıp çıkmayı planlıyorlar. Geçmiş yıllarda da görüldüğü gibi bu mevsimde ‘‘kâğıda girme psikolojisi’’ öyle bir seviyeye geliyor ki bu kâğıtları boşaltmak fazla zor olmuyor.
Türkiye piyasalarında nisan-temmuz döneminin ‘‘nominal’’ gidişatı böyle.
Peki bu sene de aynı şey tekrarlanır mı?
RİSKLER
Bono piyasasının aktif oyuncularına bakarsanız beklentiler bu yönde.
Biz sadece üç önemli noktayı hatırlatalım.
Bir kere önümüzde seçim var. Seçim sonuçları bono yatırımcılarını memnun edecek bir şekilde çıkar mı? (Bu önemli noktaya ileride değineceğiz.)
İkincisi reel ekonomideki kriz. Kriz her geçen gün biraz daha derinleşiyor. Oyuncular reel faizlerin kaldırılabilir seviyelere inmeyeceğini yavaş yavaş fark etmeye başlıyorlar. Mevsimlik ‘‘iyimser hava’’nın reel faizleri düşürmediği, hatta aksine yükselttiği ortaya çıkarsa tepkiler ne olur?
Üçüncü nokta, kur politikası. Türkiye bu çeşit bir kur politikası izlemeye devam eden iki ülkeden birisi olarak kaldı. Diğeri Çin. Hong Kong ve Arjantin de bu gruba dahil edilirse sayı dörde çıkar.
SONUÇ
Bu riskleri de hesaba kattıktan sonra yatırımcılar repo ile bono arasında nasıl bir seçim yapacaklarına karar verebilirler.
Paylaş