Siyasetçilere

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Bu yazıda ‘‘siyasetçiler’’ sözcüğünü ANAP, DYP, CHP ve DSP üst yönetimleri için kullanacağız.

Bir soru ile başlayalım.

Siyasetçiler son yıllardaki tutumlarının Ankara dışından nasıl görünüp, nasıl yorumlandığını ve dolayısıyla da sade vatandaşın kendileri konusunda ne düşündüğünü acaba tam olarak biliyorlar mı?

Bu konudaki görüşümüzü açıkça yazmaya karar verdik.

Elbette yanılıyor olabiliriz.

GÜVENSİZLİK

‘‘Durum düzeliyor. Her şey iyiye gidiyor. Bütçe fazla veriyor. Enflasyon düşüyor. Yatırımlar yapılıyor...’’

Son yıllarda sık sık duyduğumuz bu gibi sözlere siyasetçilerin kendileri inanıyor mu bilmiyoruz. Ama emin olun vatandaş herhangi bir şekilde inanmıyor. Çünkü bilinçli veya bilinçsiz, sade vatandaş hissediyor ki iş yapan bir siyasetçi Türkiye'de artık güzel değil kötü haberler vermek zorunda kalacaktır.

‘‘Emeklilik yaşı yükseliyor. Çalışmadan para almak yok.’’

‘‘Şu ve şu KİT'ler kapatılıyor. Verimsizliği kanıtlanmış işletmeler dünya koşullarında toplumu geriye götürür.’’

‘‘Açık pozisyon olayı bitiyor. Finans sektörü sermayeyi verimli dağıtma olan gerçek işine dönmeli.’’

‘‘Kamu bankaları kapatılıyor. Kimseye bedava yok.’’ Vs...

Bunlar ‘‘kötü haberlerden’’ sadece bazıları. Ve üstelik de kolayları.

KOLTUK

Sade vatandaş siyasetçilerin artık tek bir nedenle orada olduğunu düşünüyor.

Koltuk.

Ama sadece koltuk.

Ve bunun sonucunda bitmek tükenmek bilmeyen bir günü kurtarma, güzel sözler söyleme, durumu idare etme çabası.

Sade vatandaş yine inanıyor ki;

Parti üst yönetimleri bir kere koltuğu kaptıktan sonra gitmez. Çiller de gitmez, Yılmaz da gitmez, Ecevit de gitmez ve büyük bir olasılıkla Baykal da gitmez.

Bırakın uygar demokrasilerde parti başkanlarının ayrılmasına yol açan yanlışları, dünya siyasi tarihine geçmeye aday siyasi hatalar sonrasında da parti içindeki koltuklarını kaybetmezler. Sadece hükümetten düşerler.

Ancak yine parti başkanı olarak kalırlar. Nasılsa beş yıl, on yıl veya yirmi yıl sonra aynı fikirlerle, aynı günü kurtarma çabalarıyla yine iktidara geleceklerdir. Emin olun vatandaşın düşüncesi bu.

Peki sadece vatandaşın mı?

DIŞARISI

Uluslararası çevreler eskiden Türkiye'de demokrasinin tam olarak yerine oturmadığını, ama yine de siyasetçilerle çalışılabileceğini düşünürdü.

Ama artık dışarıda böyle düşünüldüğünden emin değiliz. Yurtdışında yerleşmeye başlayan kanı da içeridekinden fazla farklı değil. Dışarısı,

‘‘Parti içindeki konumlarının ebedi olduğunu düşünen, can acıtıcı ama gerekli herhangi bir karar almaktan kaçınan, vakitlerini tümüyle küçük çekişmelerle geçiren ve dünyanın kritik bir noktasında çok önemli bazı stratejileri tehlikeye atabilecek’’ bir siyasi elitle karşı karşıya olduğu noktasına geliyor. (Cümle uzun, ama her sözcük gerekli.)

SONUÇ

Kısacası, dünya ilerlerken siyasetçiler Türkiye'nin yerinde saymasına seyirci kalıyorlar.

Ve vatandaşın gözünde yavaş yavaş kötülerin en iyisi olma özelliğini yitiriyorlar.

Siyasetçilere benzer uyarılar daha önce de yapıldı. Bir çözüm var mı bilmiyoruz. Ama varsa bu çözüm bilinen nedenlerden dolayı Çiller'den gelemez. Ecevit'ten veya Baykal'dan gelmesi de zor.

Ancak bütün hatalarına rağmen Yılmaz'ın yapabilecekleri var.

Yapar mı? Orası ayrı.













Yazarın Tüm Yazıları