Paylaş
YENİ ekonomi yönetiminin iş başına gelmesiyle faizler yükseldi.
Bu ve devam eden likidite sıkışıklığı, piyasalarca ‘‘sıkı para politikası'' izlendiği şeklinde yorumlanıyor. Yeni hükümetin işbaşına gelmesi ile birlikte likidite sıkılmış, faizler yükselmiş, neticede antienflasyonist bir adım atılmış diye görülüyor.
Bu yoruma tam anlamıyla katılamıyoruz.
SIKI PARA POLİTİKASI
Para politikalarını tanımlamak bu günlerde gitgide zorlaşıyor. Hangi hükümetin sıkı para politikası izlediğini anlamak kolay değil. Piyasaya para vermenin yolları çok.
Kalıyor faizlerin yüksekliği. Ama faizler sadece bir hükümetin sıkı para politikası izlemesinden dolayı yükselmiyor. Başka nedenler de benzer gelişmelere yol açabiliyor.
Yine de soralım. Sıkı para politikası izlenip izlenmediğini nasıl anlarız?
Bir ekonomi yönetimi eğer Merkez Bankası aracılığıyla piyasalara daha az likidite vermeye başlar ve buna uzun süre devam ederse parayı sıkmış olur. Buraya kadar yeni bir şey söyleyemedik. Detaylara girelim. Örneğin bir bankanın gecelik borçlanması ‘‘zorlaşır''. Çünkü eskiden Merkez Bankası piyasaları fonlarken şimdi bu fonlamada nazlanmaktadır.
Ayrıca, şirketler, ithalatçı ve ihracatçılar, özel kişiler, ihtiyaçları olan kredileri bulmakta ‘‘zorlanırlar''. Çünkü bankalar kaynak bulmakta biraz daha ‘‘güçlük'' çekeceklerdir.
Merkez Bankası bir yanda gecelik fonlamayı kısarken, diğer yanda piyasalara geri almak üzere kağıt satmakta, likiditeyi çekmektedir.
Kredi bulmanın ‘‘zorlaşması'' aslında faizlerin yükselmesi demektir.
ŞİMDİ DURUM
Peki şimdi piyasalarda tanık olduğumuz durum bu mu? Bu anlamda bir sıkı para politikası izleniyor mu?
Bize öyle gelmiyor.
Şimdi uygulamaları bundan üç ay öncesi ile kıyaslayalım. Üç ay önce de bir likidite sıkışıklığı vardı. Ayrıca bu, Merkez Bankası tarafından yaratılmış bir likidite sıkışıklığı değildi. Nedenleri büyük çapta yapısaldı. (Banka bilançolarının yapısı ile ilgili idi.)
Likidite sıkışıklığı Merkez Bankası tarafından yaratılmış değildi. Çünkü Merkez Bankası piyasaları sürekli fonlamaktaydı.
Şimdi ise likidite sıkışıklığı daha da arttı.
Ama aynı zamanda Merkez Bankası'nın piyasaları fonlaması da çok ciddi bir artış gösterdi.
Örneğin geçen cuma Merkez Bankası gecelik, ertesi günlük ve haftalık vadelerde 85 trilyon verdi. Ama... buna ilave olarak da repo piyasasında en az 50 trilyon vermiş olması olasılığı yüksek.
Demek ki karşımızda Merkez Bankası tarafından yaratılmış bir likidite sakışıklığı yok...
Tam aksine, yüksek boyutlu bir Merkez Bankası fonlaması var.
SONUÇ
Faizlerin yüksek gitmesinin nedeni klasik anlamda bir sıkı para politikası değil, iç borçlanmanın hızlanmış olması.
Elbette ekstra borçlanmadan elde edilen kaynakların kullanım şekillerine göre bu politika enflasyonist de olabilir, antienflasyonist de...
Paylaş