Riskleri artırma dönemi

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Yeni hükümetin izlediği politikalarla bilançolardaki riskleri azaltma dönemi şimdilik sona eriyor. Riskleri artırma dönemi (yeniden) başlıyor. Elbette, hükümet işin siyasi yanını iyi götürüyor ve şu an için bir tehlike göremiyoruz. Ama riskler konusunda hep tedbirli olmak gerek.

Türkiye finansal piyasalarındaki riskler nelerdir, bu risklerden nasıl korunulur? Aşağıda konuya bir giriş yapıyoruz.

Sonraki yazılarda gelişmiş piyasalarda risk yönetimi konusunda neler yapıldığına bakacağız. Bunları Türkiye'deki uygulamalarla kıyaslayacağız.

İki önemli risk

Türkiye finansal piyasalarında iki önemli risk var.

Döviz pozisyonlarındaki açıklar

Repo ile fonlanan yüklü bono portföyleri

Döviz pozisyonu açan bir kurumun yükümlülükleri döviz cinsi oluyor. Ama elinde tuttuğu varlıklar TL cinsi. Bir çalkantı sırasında dövize gelen talep, merkez bankasının faizleri yükseltmesiyle sonuçlanacak. Bu arada kurlar da bir miktar oynayacak.

Bir yanda döviz değer kazanırken, diğer yanda da faizler yükselecek. Söz konusu kurumların yükümlülüklerini yerine getirmeleri zorlaşacak. Çünkü bunun için döviz almak gerekecek. Oysa döviz daha pahalı...

Ama aynı zamanda da faizler yükseldiğinden TL. cinsi varlıkların ikinci piyasa değeri düşecek. Veya bunları repo ile fonlamak zarar yazdıracak.

Bir değil, iki musibet bir arada yaşanacak.

AZALMA DÖNEMİ

1995 yılının sonuna doğru başlayan dönemde sistem işte bu riskleri yavaş yavaş azaltma yoluna gitmişti. Aslında bu bir düzelmeden çok, risklerin daha yavaş artma dönemiydi. Ama yine de.

Son iki yıldır sistem açık pozisyonu artırmakta temkinli davrandı.

Çaresi olanlar bonolardan uzak durdu.

Diğerleri bono portföylerini elde geldiğince kontrol altında tutmaya çalıştı. Zaman zaman piyasalara hâkim olan geçici iyimserlik dönemlerinde kâğıt al-satlarından da yararlanıldı. Ama temmuz başına kadarki bir buçuk-iki yıllık dönemde sistem aldığı riskleri fazla artırmamaya çalıştı.

Temmuz ayında uygulamaya konan politikalarla bu şimdi değişmiş oluyor.

YENI POLİTİKALAR

Temmuz ayında uygulamaya konan politikalar ile önce iç borçlanmayı artırdı. Bu arada vatandaşı ve kurumları enflasyon riskine karşı bir miktar koruyacak olan TÜFEX'ler uygulamasına son verildi.

Neticede Hazine daha önce hesaplarda olmayan 2 milyar dolar değerinde yeni iç borçlanmaya gitti.

Öte yandan zamlar yapıldı. Gecelik faizler yükseldi. Bonoların repo ile fonlanması çok pahalı hale geldi. Devalüasyonun enflasyona kıyasla daha yavaş gideceği imajı verildi. Bu arada zaten dış kredilerin bir miktar açılacağı beklentisi de olmuştu.

Döviz pozisyonları 1.5-2 milyar dolar açıldı.

SONUÇ

Peki, bono portföylerini artıran döviz pozisyonlarını açan kurumlar gerçekten de yeni riskler üstleniyorlar mı?

Ya bunları risk yönetimi ilkelerine uyumlu bir şekilde yapıyorlarsa?

Ya bu risklerden korunma yolları varsa?

Yazarın Tüm Yazıları