Paylaş
Bir an için varsayalım:
Repoda en kısa vade 1 günden 5 güne çıkarıldı. Asgari alt sınır 1 milyar TL oldu.
Böyle bir karar alınırsa, kim zarar eder?
POZİSYONLAR
Piyasalarda kimin hangi tarafta olduğu artık iyi biliniyor.
Bazı kurumlar yüklü bono portföyü tutuyor. Bu kurumlar, Hazine-Merkez Bankası önceki yönetimlerinin kendilerine önerdiklerini yapmışlar.
‘‘Dikkat edin, bu vadede, bu fiyattan yüklü portföy tutulmaz. Risk yüksek...’’
Uyarılarını göz ardı etmişler ve kâğıda girmişler.
Bu kurumların TL'ye ihtiyaçları var. Çünkü, bonoları taşımak için, her gün yeniden borçlanmak zorundalar.
Vatandaş ve uluslararası kurallara göre çalışan bazı kurumlar ise repoda kalmış. Çünkü bonoları fazla riskli bulmuşlar. Kur riski, enflasyonun aniden yükselmesi olasılığı onları kısa vadeye yöneltmiş. Ellerindeki TL'yi gecelik satıyorlar.
ZARAR
Bu durumda reponun vadesine getirilecek bir kısıtlama ilk önce tasarrufunu korumayı amaçlayan vatandaşı ve uluslararası piyasalardaki kurallar doğrultusunda çalışan kurumları vuracaktır.
Çünkü, 1995 başında başlayan süreç sonunda kur ve faiz riski öyle bir seviyeye erişmiştir ki, bir çalkantı arasında TL cinsi enstrümanların hızla değer yitirmesi sadece birkaç gün alabilir.
Bu nedenle gecelik repo ile haftalık repo aslında tamamen değişik riskler içermektedir.
Parasını haftalık repoda tutan bir kişi ve kurum, beklenmedik bir çalkantı sırasında yüzde 20-30 gibi bir darbe yiyebilir.
Ama gecelik repoda kalan yatırımcının önemsiz bir zararla çalkantıyı atlatma şansı yüksektir. (Yatırımcının repoyu İMKB'de yaptığını varsayıyoruz.)
MİKTAR KISITLAMASI
Repoya 1 milyar TL'lik bir alt sınır getirilirse, ne olur?
Repo yapan kurumların parası 1 milyar TL'nin üzerinde.
Büyük bireysel yatırımcıların da.
Ama küçük bir bireysel yatırımcı düşünün. 100 milyonu var. Bununla gecelik repo yapıyor. Geçim derdinin bir kısmını bu şekilde karşılıyor.
Repoya 1 milyar liralık alt sınır getirilirse, bu yatırımcı bir bankaya gidip kendi başına repo yapamayacaktır. Bir seçenek olarak döviz vardır.
Ama daha büyük bir olasılık gecelik repo benzeri bir yola gidilmesidir.
Karşılaşılabilecek durumları bir örnekle anlatalım.
Bir kişi veya kurum çıkacak. Bu gibi yatırımcılara:
‘‘Paranızı bana verin. Bende birleşsin. 1 milyar olsun, ben bununla sizin için repo yapayım’’ diyecektir.
Küçük yatırımcının tasarrufunun arkasında eskiden Hazine bonosu gibi ‘‘güvenli’’ bir teminat varken, küçük yatırımcı bu sefer bir kişi veya bir kurumun riskini üstlenmek zorunda kalacaktır.
(Teknik tabiriyle ‘‘counter-aprty risk’’ artacaktır.)
SONUÇ
Repoya getirilen sınırlamalar, sade vatandaşa ve uluslararası piyasa ilkelerine göre iş yapan kurumlara zarar verir.
Ayrıca, inanın ekonomi yönetimine de fazla bir faydası olmaz.
Sorun repoda değil.
Sorun, bono portföylerinde, açık pozisyonda, bütçe açıklarında...
Bir başka örnek
Bu yazının sonuna gelmişken, Reuters'ta bir haber geçti. Finans piyasalarından ciddi bir yönetici, ‘‘Reponun daha uzun vadeli olması lazım. Bankaların gecelik repolarla yatırıma kredi ayırmaları mümkün değil’’ demişti.
Kusura bakmayın, ama bankalarının yatırıma kredi ayıramamasının nedeni repo mu? Yoksa ellerindeki kaynakları bonoya yatırmış olmaları mı?
Paylaş