Paylaş
Evet, reponun da çeşidi var. Üstelik hangisinin seçildiği de epeyi önemli.
Özellikle önümüzdeki dönemde.
ÇEKİCİ ENSTRÜMAN
Reponun getirisi yüksek. Vadesi kısa.
Örneğin, 3 aylık mevduat yüzde 90 civarında net bir faiz verirken, gecelik repodan bugünlerde yüzde 115 bileşik faiz elde etmek zor değil. Yani repo çok çekici.
Ama reponun kendine has bazı riskleri var ve ne yazık ki, bunlar yatırımcı tarafından iyi bilinmiyor.
Ekonomi basınında da fazla yer almadı.
İMKB PİYASASI VE DIŞARISI
Bir kere reponun çeşitleri var.
Bugün bunlardan üçünü göreceğiz. Orta ölçekli ve büyük yatırımcıların kullanabilecekleri bir dördüncüyü daha detaylı bir şekilde gelecek yazıda ele alacağız.
Birinci repo çeşidi şu: Banka, portföyünde bono tutuyor. Portföydeki bonoları teminat olarak gösterip yatırımcının TL'sini gecelik borç alıyor. En düşük maliyet burada. Bu çeşit bir operasyon, kuruma yüzde 2.8'e mal oluyor.
İkinci çeşit repoda kurumun portföyünde bono yok. Kurum sizin TL'nizi alıyor. Ama teminat olarak göstereceği bonoları İMKB repo piyasasından buluyor. Diğer bir deyimle gidip kendisi orada repo yapıyor. Bunu size satıyor.
Burada maliyet birinci şıkka göre daha yüksek. İşin içine bir üçüncü kurum girdiğinden bu çeşit reponun maliyeti yüzde 3.3'e çıkıyor.
Üçüncü çeşit repoda, kurum sizden parayı alıyor. İMKB piyasasına gideceğine dışarıdan repo yapıyor. Size başka bir kurumdan bulduğu bu kâğıtları satıyor.
Bu en pahalı repo çeşidi. Kuruma yüzde 6'ya yakın bir maliyeti var.
(Bu rakamlar bir kurumdan diğerine veya piyasa koşullarına göre bir miktar değişebilir. Okuyucuya bir fikir vermesi için kullanıyoruz.)
SONUÇ
Peki bu repo çeşitlerinin sade vatandaş açısından önemi ne?
Önemi büyük.
Bir kere işlemin maliyeti ne kadar yüksekse, vatandaşın aldığı faiz de o kadar düşük olabiliyor. Çünkü, repo maliyetleri dönüp faizlere yansıyor.
Örneğin portföyündeki kâğıdı repolayan bir kurum, ‘‘dışarıdan’’ bulduğu kâğıdı repolayana göre yüzde 2-3 daha yüksek faiz verebiliyor.
Bir ikinci nokta var ki, daha da önemli. Gelecek yazıda.
İktisat kuralları ve dünkü basın toplantısı
‘‘TÜRKİYE finansal piyasalarında iktisat kuralları çalışmaz!’’
Son iki yıl boyunca bu inancın kısmen yerleşmesiyle piyasalarda bazı siyasetçilerin istekleri doğrultusunda manipülatif bir denge oluştu. Risk kavramı kalmadı.
Sayın Eğilmez ve Sayın Erçel tarafından dün gerçekleştirilen ortak basın toplantısı, bu davranışın ne kadar yanlış olduğunu şimdi oyunculara bir kez daha hatırlatıyor. Uluslararası piyasalarda hangi risklere dikkat ediliyorsa, Türkiye piyasalarında da aynı şeyi yapmak gerekiyor. Yoksa bazı bilançolar bugünkü hale gelir.
Sayın Eğilmez tarafından dile getirilen ilkelere katılıyoruz. Örneğin, Hazine ihalelerinin düzenli olması gerektiğini daha önce bu köşede defalarca önermiştik. ‘‘Ani bir değişikliğin piyasalar üzerinde şok etkisi yapacağı’’ görüşünü de çok doğru ve yerinde bir saptama olarak görüyoruz.
Merkez Bankası Başkanı Sayın Erçel'in ‘‘Enflasyonu yüzde 80 düzeyinde tutmanın en önemli unsurunun özelleştirme olduğu’’ konusundaki sözlerini ise anlayamadık. Özelleştirme, kamunun (intertemporal) bilançosunu düzeltmez. Ama tek başına yapılırsa, bozabilir. İleride daha yüksek enflasyona neden olur. (KİT kapatmak, elbette ayrı bir olay.)
Bunların hepsi bir yana. Bir şey yine kanıtlandı:
‘‘Kitaba göre gitmek’’ yine en doğru davranış.
Paylaş