Repo'da riskler ve fırsatlar (1): Kritik bir enstrüman

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Repo adını verdiğimiz işlem, Türkiye finansal piyasalarında kritik bir konuma gelmiş bulunuyor.

Önümüzdeki dönem sistem açısından sancılı geçebilir. Piyasalar, alışılmış bir dengeden yeni bir dengeye geçerken bazı oyuncular zorlanabilir. Bu dönem repo yatırımcısı için ne gibi riskler taşıyor?

Benzer bir getiri elde ederken aynı zamanda tehlikeleri de azaltmanın yolları var mı?

Ve elbette, repo nedir? Parasını mevduatta tutan sade vatandaş, bu hesabı bozdurup repoya geçerse ne olur?

Önümüzdeki günlerde bu konuları basit bir dille ele alıp inceleyeceğiz.

Küçük bir hatırlatma ile başlayalım. Repo halen de üzerinde çalıştığımız, öğrenmek için çaba gösterdiğimiz bir konu. Yetenekli profesyoneller, deneyimli bürokratlarla konuşup elimizden geleni yapmaya çalışacağız, ama eksikler için okuyucunun bizi affetmesi gerekiyor. Repo gerçekten de karışık, bazı özellikleri henüz berraklaşmamış bir enstrüman.

PİYASANIN BOYUTU

Kısa bir süre önce ajanslarda geçen bir haber toplam repo hacminin mart ayı itibariyle 1.6 katrilyona ulaştığını duyuruyordu. Bugünün doları ile neredeyse 10 milyar doların üzerinde.

Repo işlemlerinin mart ayından bu yana en az 1 milyar dolar artmış olabileceği de hatırlanırsa, karşımızda inanılmaz büyüklükte bir rakam bulunuyor. Bankalar yeminli murakıpları tarafından yapılan bu çalışmanın detaylarını öğrenmeye çalışıyoruz.

Ama İMKB kaynaklı rakamlara baktığımızda piyasa yine çok büyük.

İki hafta önceki rakamlara göre repo piyasasında günlük ortalama repo işlemi 5 milyar dolara geliyor. Bir hafta, bir ay gibi vadelerde de işlem yapıldığını hesaba katın. Rakam, 7 milyar doları aşıyor.

Buna bankalar arası gecelik para piyasasını, Merkez Bankası'ndaki para piyasasını ekleyin, yine en az 9 milyar dolarlık bir hacim buluyoruz.

Elbette, bir de kayıtlara geçmeyen repo işlemleri olabilir...

Dediğimiz gibi, inanılmaz büyüklükte bir piyasa.

KRİTİK DEĞİŞKEN

Yatırımcıdan siyasetçiye herkesin bu piyasayı iyi tanıması gerekiyor.

Bilançolar alışılmış bir dengeden yeni bir dengeye göre ayarlanırken bazı sorunlar çıktı diyelim.

Repo yatırımcısı parasını hemen ertesi günü, hatta hemen o gün repodan çekip başka bir enstrümana yönelmek isteyebilir.

Elbette önüne geçilmeyecek bir şey değil. Ama iki önemli risk var.

Bir kere böyle bir durumda faizleri anormal bir şekilde yükseltmek veya başka bir şok tedbir gerekebilir. Bu da ekonominin diğer taraflarını vuracak, finansal kurumları başka açıdan zarara sokacaktır. Örneğin, repo faizleri hızla yükselince, bu sefer bonolardan yüksek zararlar yazılacaktır. Şirketler ise üretimlerini kısmak zorunda kalacaklardır.

İkinci risk doğrudan yatırımcıları ilgilendiriyor.

YATIRIMCININ RİSKİ

Repo büyük, çünkü sistemin repoya ihtiyacı var.

Çiller döneminde izlenen (yanlış) iç borçlanma politikaları kurumların yüklü bono portföyü tutmalarıyla sonuçlandı. Bu portföyler büyük çapta repo ile fonlanıyor... Yani, bir yıllık bonosu olan bir kurum bu kâğıdı mevduatlardan vs. sağladığı uzun vadeli bir kaynakla satın almamış... Kurum önce bu kâğıdı almış, bunun parasını sonra bulmaya çalışmış. Bulduğu kaynak da repor...

Her gece kâğıdı teminat olarak verip, vatandaştan veya diğer kurumlardan bir gecelik borç alıyor. Kâğıdın parasını böyle buluyor. Buna da fonlama diyoruz.

Repo yatırımcısı başka enstrümana yönelmek isterse, bu çark bir anda duracak.

Büyük bir likidite ihtiyacı ortaya çıkacak.

Bu durum piyasalar için olduğu kadar, repo yatırımcısı açısından da ciddi riskler taşıyor.

SONUÇ

Repo piyasasının istikrarı çok önemli.

Güven ve istikrar da ancak oyuncuların, yatırımcıların, bürokratların ve daha önemlisi, siyasetçilerin olayı yakından bilmeleri ile mümkün.

Yazarın Tüm Yazıları