Özet

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Bu hafta yazdığımız yazılarda faize vergi konusunun analizini yapmaya çalıştık. Örnekler verdik. Ama detayları konunun uzmanlarına bıraktık.

Faize vergi konusunda kimin, ne zaman beyanname vereceği...

Veya, hangi koşullarda, kimin, ne kadar vergi ödeyeceği...

Yatırımcılar bu çeşit detaylar için ‘‘vergicilere’’ danışma durumundalar.

Bugün işin analiz kısmını toparlayıp özetliyoruz.

ENFLASYONDAN ARINDIRMA

Faiz geliri enflasyondan arındırıldıktan sonra vergilendirilmeli. Aksi takdirde vatandaşın daha önce vergi ödeyerek biriktirmiş olduğu gelir bir kez daha vergiye tabi olacak.

Bir örnek:

Ben çalıştım, 1 milyar TL. kazandım. Gittim, çarşıda bu parayı bir güzel harcadım. Bizim bir tanıdık da 1 milyar kazandı. Ama o, bu paranın yarısını biriktirdi, bankaya koydu. Geliri enflasyondan arındırılmazsa, ne olur? Basit. Ben parayı harcadığımla kalırım, bizim tanıdık biriktirmiş olduğu paradan bir vergi daha ödemiş olur. Harcayan ‘‘kurtarır’’, tasarruf eden vergiyi öder.

HANGİ ORAN?

Peki, enflasyondan arındırma hangi oranla yapılmalı?

Vatandaşı ilgilendiren tüketici enflasyonu. 1 Ocak'tan 31 Aralık'a kadar fiyatlar ne kadar artmış ona bakılır. Bir enflasyon oranı hesaplanır. Örneğin, bu sene için geçerli oran yüzde 99. Bu rakam bir yıllık tahvilin faizine bölünür.

Maliye burada ortalama enflasyonu kullanıyor. Kronik enflasyon ülkelerinde bu yanlış bir uygulama. Çünkü enflasyon yükselirken ortalama enflasyon, gerçek enflasyonun altında kalacak. Enflasyon düşerken de tersi yaşanacak. Her iki durumda da ‘‘arındırmada’’ yanlış oranla yapılacak.

Öte yandan Maliye'nin istisna oranını hesaplama yöntemi doğru.

KIYASLAMALAR

Faize vergi uygulaması nakit dövizi, DTH'lere kıyasla daha çekici kılıyor. Çünkü göreli avantajı nakit dövizden yana değiştiriyor. Bunun başlıca nedeni de bankaların döviz cinsi faizleri genelde vergi kadar artıramamaları.

Öte yandan DTH'ler de TL. cinsi hesaplara kıyasla daha çekici hale geliyor. Özellikle kriz zamanlarında ortalama enflasyon, gerçek enflasyonun çok altında kalabiliyor ve gelirin olması gerekenden çok daha küçük bir kısmı istisnaya giriyor.

Bu arada DTH'lerde, ana paradan olmasa da, faiz gelirlerindeki kur artışlarından bir miktar vergi ödeniyor. (Anaparadaki kur artışlarından vergi ödenmediği için bu nispeten önemsiz kalan bir etki.)

SONUÇ

Yeni uygulamaların beraberinde getirdiği bazı belirsizliklere de değinelim. Örneğin, 1.5 milyar sınırı önemli bir rakam, kimin beyanname vereceğini belirleyecek. Bu sınır gelecek yıllarda değişecek mi? Değişecekse, neye göre, ne kadar değişecek?

Ayrıca yeni uygulamalardan sonra 1998 yılı enflasyon oranının ne olacağı daha da önem kazandı. Enflasyon inişe geçerse, Maliye istisnaları yine ortalama enflasyona göre mi belirleyecek? Ya bunun vergileri düşük tutacağı görülür, gerçekleşen enflasyon kullanılmaya başlanırsa?

Gelecek yıllarda ödenecek vergiler biraz da bu soruların cevabına bağlı. Buradaki belirsizlikler de hesaba katılmalı.

Ne kadar vergi ödenecek?

Kimin, ne kadar vergi ödeyeceği, vergicilerin işi.

Ama bu konuda bir fikir sahibi olmak isteyenlerin başvurabilecekleri bir kaynak da yok değil. 6 Şubat tarihli Resmi Gazete'de eli kalem tutan herkesin anlayabileceği iyi hazırlanmış örnekler yer alıyor. Yatırımcılar bu örneklerden hareketle ne kadar vergi verme durumunda kalabileceklerini kabaca hesaplayabilirler.

Örneğin, 6 Şubat tarihli Resmi Gazete'de 6 numaralı örneğe göre, döviz cinsi hesaplardan yılda 17 bin dolar brüt faiz kazanmış bir yatırımcı, ödediği stopaja ilaveten, son uygulamalarla Maliye'ye 3.885 dolar daha vergi ödeme durumunda kalacak.

Faizden elde ettiği 17.000 dolardan 5.925 dolar vergi verecek. Hatırı sayılır bir rekam.













Yazarın Tüm Yazıları