Paylaş
Hafif bir yazıyla ciddi bir konuyu işleyeceğim.
Bugünün Türkiyesi'nde, bütün bu yaşananlardan sonra, Mesut Yılmaz olsaydım ben ne yapardım?
Emin olun cevaplaması kolay.
Hemen yapabileceklerimi sıralayayım.
Okurlar birçoğuna, ‘‘kesinlikle haklısın’’ diyeceklerdir.
KOLAY İŞ
Evet, ‘‘Mesut Yılmaz olsaydım, ben ne yapardım’’ sorusunu cevaplamak kolay. Kolay, çünkü Mesut Yılmaz'ın yerinde değilim. Bu yazıyı Monaco'dan, dünyanın en istikrarlı, en sorunsuz köşelerinden birinden, başımda Sayın Yılmaz'ın dertleri olmadan, bambaşka koşullar, bambaşka bir ortamda yazıyorum.
Böyle durumlarda, hele hele söylediklerinizi yapmanız sizden beklenmiyorsa yapılması gereken ‘‘doğru’’ şeyleri söylemek çok kolay oluyor.
Bu nedenle soruyu cevaplarken insanın kendisini o kişinin koşulları içine yerleştirmesi gerekiyor.
Aşağıdakileri de işte bu çerçeve içinde değerlendirmekte yarar var.
VİZYON
KİT kapatmak, emeklilik yaşını olması gereken yere çekmek, kamu bankalarını bir çırpıda özelleştirmek, açık pozisyon olayına dur demek...
Seçmene dönüp:
‘‘Artık bedavadan yeme devri bitti. Bir Alman gibi veya bir Çinli gibi çalışıp ter dökme devri başladı. Türkiye'yi çağdaş bir ülke yapacağız. Yaratıcılık, verimlilik, çok yönlülük istiyoruz. Rekabet istiyoruz... Beğenen gelir. Beğenmeyen gelmez.’’
Sayın Yılmaz seçmene aniden bu çeşit bir vizyon verme kararı alıp, birden bu yola sapamaz mı?
Sapsa ne olur?
OLACAK OLAN
Ne olacağını söyleyeyim. Seçmenin büyük bir çoğunluğu, ‘‘Bir başka nutuk’’ der üzerinde durmaz. Geçer. Sayın Yılmaz böyle dedi diye gidip ANAP'a değil, hangi partiye oy veriyorsa, oraya oy vermeye devam eder.
Seçmenin küçük bir diğer bölümü ise:
‘‘Eyvah, bu adam bizi işten çıkaracak, bizi batıracak vs...’’ diye korkar. İşkillenir. Sayın Yılmaz'a cephe alır. ANAP'a oy verecekse, vermez.
Böyle keskin bir virajdan ANAP yara alır.
PEKİ NE YAPILABİLİR?
Demek ki bunlar yapılamaz.
Yapılmalı. Doğrusu bu.
Ama siyasetin de koşulları var.
Peki o zaman ne yapılabilir?
Söyleyeyim. Her yerleşmiş demokraside normal olarak yapılan şey.
Sayın Yılmaz döner şimdiye kadar etrafında olan kadroyu, danışmanları, söz konusu ‘‘kurmaylarını’’ kamuoyu önünde bir elemeden geçirir.
Yarısını mı diyelim, çoğunu mu, her neyse, bir günde görevden alır.
Kızağa çeker.
Yerine yeni simalar. Yeni isimler, yeni fikirlerle dolu insanlar getirir.
Beceremeyen gitmiş olur.
Türkiye'de yıllardan beri ilk kez başarısızlık cezalandırılır. Batı'da ne yapılıyorsa, onu yapar.
Gerisi seçmene bırakılır.
SONUÇ
Siyaset koşulları ‘‘Ben Mesut Yılmaz olsaydımlarla başlayan’’ öneriler dizinine izin vermez.
Ama buna verir.
Paylaş