Paylaş
Geçen hafta epeyi hareketli (ve olaylı) geçti. Görülmeliydi.
Rusya'nın zorla aldığı 22 milyar dolar. Bir türlü kararlaştırılamayan memur zamları. Siyaset.
Bunları bir kenara bırakalım. Hareketli geçen, benim işlerdi.
Geçen hafta birçok iş yanında, üç değişik uluslararası finans şirketinde çalışanlarla, üç değişik konumda bir araya gelecektim.
Bakın (yine) ne sonuca ulaştım.
ARAŞTIRMACI
Birinci kurum Amerika'nın en büyük bankalarından. Ama türev enstrümanlarda da varlığını hissettiriyor.
Bir süredir kendileriyle bir proje üzerinde çalışıyordum. Yeni piyasaya sürülecek bir enstrümanın fiyatlandırmasını yapıyorduk. Buraya kadarı yeni değil.
Geçen hafta projenin son rötuşlarını yaparken söz döndü dolaştı, uluslararası finansal piyasaların ‘‘moda’’ sektörlerine geldi.
‘‘Volatilite alım-satımından’’ söz ederken beraber çalıştığım genç profesyonel bana döndü:
‘‘Bu konuda bir makale yazdım. Hemen sana e-mail'leyim.’’
Şaşırdım.
Bankada bu kadar işi varken, günde 10 saat çalışırken, bu ‘‘yeni’’ konuya nasıl girmişti?
Hele hele bu ‘‘moda’’ konuda bir makale yazacak zamanı nereden bulmuştu?
NEW YORK
Haftanın ikinci aktivitesi yeni tanıştığım son derece yetenekli bazı genç trader'ları ziyaret etmekti.
Bir araya geldiğimizde bir de baktım, ellerinde son yazdığım makalenin birinci müsveddesi. (Makaleleri yayınlamaya çalışmadan önce birkaç kez elden geçirmeniz gerekiyor. Bu arada uzmanlardan görüş alıyorsunuz. Düzeltmeler, eklemeler yapıyorsunuz.)
Beni şaşırtan, kopyanın üzerinde kurşun kalemle yazılmış ince yazılar. Sayfa kenarına işlenmiş notlar.
Neredeyse yazdıklarım üzerinde benden fazla çalışılmış.
Bu kadar işleri arasında bunu ‘‘neden’’ yapmışlar?
Zamanı nereden bulmuşlar?
SAKİN ADAM
Haftanın üçüncü randevusu, yeni tanıştığım sakin görünüşlü deneyimli bir profesyonelleydi.
Yeni bir teoriyi tartışmak üzere bir araya gelecektik.
Mütevazı kıyafeti ve yumuşak konuşma şekline rağmen etkileyici bir kişilik.
‘‘Biz diyor üçüncü sınıf bir ekiptik...
Yeni bazı transferler yaptık. İkinci sınıf bir ekip haline geldik.
Ama kurtlarla baş etmek yine de zor. Daha, çok çalışmamız gerekiyor.’’
Başlıyor yeni projelerini anlatmaya. Yeni enstrümanları nasıl pazarladığını, nasıl fiyatlandırdığını tartışıyoruz.
Karşımda bir uygulamacı duruyor. Bir çeşit trader. Ama bakıyorum sözünü ettiğim her yeni ‘‘teorinin’’ farkında.
Her gelişmeyi yakından izlemiş. Üzerinde düşünmüş.
SONUÇ
Hafta sonunda New York'tan artık alışık olduğum düşüncelerle ayrıldım.
İster genç olsun, ister yaşlı. Kadın veya erkek.
Trader olun. Araştırmacı olun.
Kendinizi yenileyin. Rekabetin sınırında kalmaya gayret edin.
Sadece günlük işlerle uğraşıp, oturduğu yerde kalan yandı.
Paylaş