Paylaş
Dış politika sanatı günümüzde yüksek dozda ekonomik temellere dayalı. Yakın bir gelecekte ekonomi bilmeyen hariciyecinin mesleği içinde yükselmesi sanırız daha zor olacak. Seçenekleri azalacak.
Ancak dış politika yine de tamamen ayrı bir uzmanlık işi.
Son günlerde iyice alevlenen Avrupa Birliği tartışması da büyük çapta ekonomik sorunlardan kaynaklanıyor. İşin ‘‘müslümanlık’’ yönü veya insan hakları gibi (önemli) boyutları aslında ikinci planda. Ancak konunun analizini yine de dış politika uzmanlarına bırakacağız.
Kopan gürültü konusunda sadece iki gözlemimizi okurlara aktarıyoruz.
SON YILLAR
Avrupa Birliği konusu, bizce üç yıldır kamuoyunda doğru bir yaklaşımla ele alınmıyor. Çıkan tartışmaların ana hatları doğru temeller üzerine oturtulmamış. Esas önemli noktalarla ilgilenileceğine, teyetlere sapılmış durumda.
Çiller döneminin bir başka kalıntısı...
Avrupa Birliği konusu son yıllarda iyice dejenere oldu. Neyin ne olduğu seçilemez hale geldi.
Kavramlar karıştı.
İşin içine heyecan ve siyaset girdi.
GÜRÜLTÜ
Biz yıllardan beri Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olma şansının sıfıra yakın olduğunu düşündüğümüzden, bu kargaşaya değinmedik.
Ama son gürültüyü yakından izleme fırsatını elde ettik. Hem de ajanslardan ‘‘canlı’’ olarak. Verilen haberleri anında ekranda görerek.
Ajanslar, ilk önce Sayın Başbakan'ın Avrupa Birliği yöneticilerine yönelik sert demeçlerini verdi. Aradan kısa bir zaman geçti. Hemen arkasından da Ankara'daki diğer karar merkezlerinden, Dışişleri'nden ve kısmen daha anlaşılır olmakla birlikte, muhalefetten kaynaklanan açıklamalar yapıldı.
Genel tema şuydu:
‘‘Başbakan hissi konuşmaktadır.’’
‘‘Ciddi bir politika oluşturulmamıştır.’’
‘‘Tepki aşırıdır.’’
‘‘Blöf yapılmaktadır’’ vs...
ŞAŞKINLIK
Bu kadar kısa zamanda Başbakan'ın belirttiği görüşlerle bu kadar ters düşen demeçler, iç politikada fazla şaşırtıcı olmayabilir.
Ama dış politikada?
Ekranda çıkan Ankara kaynaklı açıklamaları izledikçe, şaşkınlığımız arttı.
Doğrusunu söyleyelim kendimize sormadan edemedik.
Başbakan'ın söylediklerini düşünüp bu kadar kısa zamanda nasıl analiz edebilmişlerdi?
Başbakan'ın sözlerinden sonra oluşturulması gereken stratejileri ne çabuk saptayabilmişlerdi?
SONUÇ
Okurlara aktarmak istediğimiz ikinci gözlem dışarıdan.
Dış basın son tartışmalara genelde büyük yer ayırdı. Konu, Avrupa'da ön planda kaldı. Avrupalı siyasetçiler arasında belli bir stres yarattı.
İşin ilginç yanı, dış basında çıkan haberler tartışmaları tek taraflı değil, genelde ortadan verdi. Diğer bir deyimle, son kargaşayı dış basında izlediğimizde fazla puan kaybedildi diyemiyoruz.
Elbette dış politikada önemli olan sadece basında yer alan yorumlarda elde edilen sonuçlar değil. Dış politikada gerçek ‘‘galibi belirleyen’’ ısrarla izlenen stratejilerden elde edilen uzun vadeli kazançlar.
Bunun incelenmesi ise başkasının işi.
Paylaş