İyi yönetilmemiş bir risk örneği

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Hepimiz biliyoruz ki tekstil sektörü teknik konularda uluslararası rekabete ayak uydurma başarısını gösterdi.

Ama uluslararası rekabet sadece kaliteli ürün üretmekle sınırlı değil. İşin bir de finansal yönü var.

Uluslararası rekabet burada da gerekenin yapılmasını şart koşuyor.

Uluslararası rekabete girenlerin ‘‘burası Türkiye’’ mantığıyla gidenlerden farklı davranmaları gerekiyor. Yabancıların yaptığı gibi, risklerinizi ‘‘hedge edeceksiniz.’’

Yoksa...

SORUN

Basında bazı tekstil firmaları ile bankalar arasında bir sorun olduğu bir süredir yer alıyor. İki gün önce bir hükümet üyesi konuyu (garipsediğimiz bir üslupla da olsa) Meclis'te gündeme getirdi.

Bu sorun ne?

Aslında her sektörün sorunları var. Doğal. Hatta denebilir ki sorunsuz sanayiler uluslararası rekabete ayak uydurmakla uğraşmayan, zaten havlu atmış olanlar.

Tekstil sektöründe de bazı kurumlar son zamanlarda bir sorunla karşılaştılar.

Kaliteli ürün üretme amacıyla sektör son yıllarda Türkiye bankalarından borçlanmış ve bu parayla teknolojisini yenilemişti. Doğru bir adım.

Ama Türkiye bankalarından alınan borçlar, döviz cinsindendi. Bankalar ‘‘tekstilci nasılsa döviz kazanacak, bize döviz cinsinden borcunu rahatlıkla öder’’ diye düşünmüşler ve bu kredileri açmakta nazlanmamışlardı.

Bu da doğru.

KUR RİSKİ

Tekstilci malını ağırlıklı olarak Almanya'da satıyor. Mark kazanıyor.

Oysa bir tekstil firmasını alın. Bankalardan dolar cinsi borç almış.

Yükümlülükleri ile kazancını ‘‘aynı dövizde’’ tutmaya özen göstermemiş.

Kur riskini ‘‘hedge etmemiş.’’

Faizi yılda yüzde 10 diyelim. Yüz dolarlık bir borç için bankaya her yıl 10 dolar ödeyecek. Mark'a çevirin. Dolar-Mark paritesi 1.40 ise, bankaya her yıl 14 mark ödenecek.

Ancak parite bir anda 1.80'e çıkarsa, bir yıllık faiz maliyeti de bir anda 18 marka yükselir.

Ayrıca bankadan almış olduğu her 100 dolarlık borcun geri ödenmesi için de eskiden 140 mark kazanması gerekirken, şimdi 180 mark kazanması gerekecek.

Bu nasıl yapılacak?

Firma Almanya'da sattığı ürünlerin fiyatını artırsa, rekabet gücü azalacak. Piyasayı başkalarına kaptıracak!

Fiyatı artırmasan, bu ‘‘ekstra’’ markları nereden bulacak?

Pisi pisine bir zarar.

RİSK YÖNETİMİ

Risk yönetimi derken şaka yapmıyoruz.

‘‘Burası Türkiye’’ mantığı işleri bir yıl, iki yıl hatta çok daha uzun bir süre idare edebilir.

(Bir örnek verelim. ‘‘Burası Japonya’’ mantığı Tokyo'da işleri altı yıl götürdü. Ama sonunda Japonya da gerekeni yapmak zorunda kaldı. Bu aralar gazetelerde her gün yer alıyor.)

Ancak uluslararası rekabete girerken işin finansal yanını unutmak eninde sonunda zararlı.

Risklerini korumaya alacaksınız, ‘‘hedge edeceksiniz.’’

Bunu yapmak için uluslararası piyasalarda düşük maliyetli birçok enstrüman var.

SONUÇ

Bu çeşit zorluklar kolayca aşılır.

Önemli olan finansal konularda da uluslararası uygulamalara ayak uydurmayı öğrenmek.

Yazarın Tüm Yazıları