İnternet'in A, B ve C'si (3)

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

İnternet'te (bazı) yaptıklarım

İnternet konusunu bu hafta yazılarda arka arkaya ele alıp, tamamlayacağız.

İnternet'e girmek için gerekli olan araç gereçlere, bunların fiyatlarına ve İnternet hizmeti alınabilecek servis sağlayıcılarına sırasıyla değineceğiz.

Dizinin son yazısı olayın Türkiye açısından önemli bir yönünü vurgulayacak.

Dediğimiz gibi İnternet bundan bir yıl önce bir lüks, bir eğlence idi. Son aylarda bir sıçrama gösterdi. Bir zaruret haline geldi. Bazı küçük örnekler aşağıda.

SEYAHAT

Geçenlerde bir konferans için New York'tan Almanya'nın Bielefeld kentine gitmem gerekti. Bielefeld küçük bir şehir. Havaalanı yok. Transfer gerek. İşin kötüsü New York'tan Almanya'ya, oradan İsviçre'ye, hemen sonra da İstanbul'a uçacağım. Ve bunları da iki gün içine sığdıracağım.

Böyle bir güzergâhta hangi uçakların, hangi saatte kalktığını öğrenip bir karar vermek bile, başağrısı vermeye yeterdi... Eskiden.

Ama o gün bilgisayarda yapmakta olduğum işi askıya aldım. Hemen İnternet'e bağlandım.

Ve güzergâhta kullanabileceğim bütün uçuşların bir listesini veren sayfaya girdim.

İstediğim tarihlerde New York-Hamburg -(veya Düsseldorf)- Zürih-İstanbul güzergâhı üzerindeki tüm seçenekleri sordum. 2 dakika sürdü.

1 dakika sonra cevap geldi! İşime geleni seçtim. Fiyatlarını öğrendim. (İsteseydim, rezervasyonları yapıp, biletleri de aynı sayfadan sipariş edebilirdim.)

YENİ CD

Gençler pop müzik dinliyorlar. Bizim çocuklar geçenlerde sipariş ettiler. ‘‘İngiltere'de çıkan en yeni, en iyi birkaç CD'yi satın al, gelirken getir.’’

Güzel. Güzel de iyi olan parçalar hangileri? Hangileri yeni? Sorsam bana ismini bile duymadığım, yarı çıplak, saçları beline kadar uzamış bir genç adamın ismini verecekler. Unutacağım. Yazsam kaybedeceğim.

Girdim İnternet'e... CD mağazasının sayfasını açtım. En yeni CD'lerin listesine baktım. Ve... Her parçanın birer dakikalık ‘‘örneğini’’ çaldırdım.

Beğendiklerimi ‘‘tıklattım.’’ Satın aldım.

CD'ler 2 gün sonra elimdeydi.

DAĞBAŞI

Bir gün Iowa'ya gittim.

Iowa dümdüzdür. Küçük bir tepe arayın. Bulamazsınız. Ama nedense bazı New York'lular:

‘‘Dağbaşı’’ derler.

O zamanlar Ankara'da işler toz duman. Merak ediyorum. O gün neler oldu, neler bitti...

Saat 12.00'de girdim İnternet'e.. Kanal D sayfasını açtım. Şansım vardı, fazla kalabalık değildi. Kanal D ana haber bültenini Türkiye ile aynı anda seyrettim.

BİLİMSEL MAKALE

Ve artık her gün yaptığım bir şey.

Eskiden bilimsel makaleleri yazar, kopyalattırır, isteyen bilim adamlarına postayla gönderirdiniz. Bu süreç birkaç ay alırdı...

Elbette, sizin böyle bir makale yazdığını biliyorlarsa...

Şimdi makaleyi yazıyorsunuz; ‘‘Sıkıştırıp’’ İnternet'te bir sayfaya yerleştiriyorsunuz. Bir paragraflık bir de açıklama koyuyorsunuz. Beğenen makalenizi, birkaç dakika içinde bilgisayarına kopyalıyor.

İster Yeni Zelanda'da olsun, ister Sibirya'da, ister Çin'de...

İster Iowa'da...

Yazarın Tüm Yazıları