Paylaş
IMF yetkililerinin Türkiye'ye yaptıkları son ziyaretlerden sonra ortaya olağandışı bir durum çıkmış bulunuyor.
Bundan bir yıl önce IMF'dekiler de dahil olmak üzere, uzmanların büyük çoğunluğu yapısal reformlar yapılmadan herhangi bir IMF anlaşması beklemiyordu. Verilen demeçlere rağmen hükümetin de aslında bu konuda fazla bir ümidi yoktu.
Oysa bugün temel dengelerde fazla bir değişiklik olmamasına rağmen gündemde bir IMF anlaşması var. Gerçekleşir, gerçekleşmez orası ayrı.
İşin daha da ilginci, söz konusu anlaşma bilinen IMF anlaşmalarına da benzemiyor.
Bu beklenmedik gelişmeyi olumlu karşılıyoruz.
ELEŞTİRİLER
Asya krizi nedeniyle IMF, bu aralar Batı dünyasında çok ciddi biçimde eleştiriliyor.
Bu eleştiriler çok yönlü. Kimisi Asya'da yapılan uygulamaların ‘‘yanlış’’ iktisadi analizlerden hareket ettiği yönünde. Diğerleri daha da ileri gidip IMF'nin varlığını sorgulamaya kadar varıyor.
Bu eleştirilerin somut bir sonucu olur mu yoksa birkaç yıl sonra Asya krizi hafifleyince unutulur giderler mi?
İkisi de mümkün. Ama IMF'nin bir yanda kaynaklarının ‘‘sonuna’’ geldiği, diğer yanda kendisini yakından izleyen projektörler altında çalıştığı bir gerçek.
Yeni hatalar bu duruma hiç yardımcı olmayacak.
Hata yapmamanın en iyi yolu da ne?
Çıkması olası finansal krizleri asgariye indirmek. Bunun için de eğer olağandışı bazı uygulamalar gerekiyorsa, bunları yapmak. Çünkü, geçilen dönem de bir yerde olağandışı.
OLUMLU HABER İHTİYACI
Türkiye piyasaları bu aralar dış piyasalardan etkileniyor olsalar da aslında teknisyenler açısından durumu farklı.
Geçen temmuz ayında Asya krizi yeni başladığında piyasalarla bir toplantı yapmış ve Türkiye'nin bir özelliğine dikkati çekmiştik.
Küreselleşmenin hızlandığı günümüz dünyasında Türkiye finansal piyasaları, diğer benzerlerine kıyasla dünyadan çok daha kopuk hareket etmekteydi. (Teknik tabiriyle, gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalarla düşük bir korelasyon katsayısına sahipti. Yanlış anlaşılmasın. Korelasyon var. Ama nispeten düşük.)
Uluslararası portföy yöneticileri bu özelliğe sahip olan kâğıtları tercih ederler. Volatiliteleri yüksek de olsa.
BİR BAŞKA BOYUT
İşte önce bir IMF anlaşması, arkasından da Moody's veya S&P tarafından yükseltilecek bu kredi notu bu çerçeve içinde ele alındığında olayın bir başka yönü daha ortaya çıkıyor.
IMF'nin amacı dış piyasaları istikrara kavuşturmak, bunun için de piyasalara elden geldiğince iyi haberler verebilmek. Ama küreselleşme ve finansal piyasaların birbiri ile olan ilgisi bu durumu zorlaştırıyor.
Dış piyasalar çalkantılı dönemden geçerken dışarıya en kapanık finansal piyasalardan birisini ‘‘iyileştirmek’’ daha kolay olmaz mı?
IMF, Moody's veya S&P olaya böyle bakmış mıdır bilmiyoruz. Ama bu açıdan analiz edildiğinde Türkiye ekonomisini stabilize eden, piyasalarını yükselten adımlar uluslararası portföy yöneticilerinin ilgisini çekebilmek.
SONUÇ
Elbette Asya krizi ve bundan sonra yaşanacaklar Türkiye üzerinde etkili olmaya devam edecek. Bu kaçınılmaz.
Ancak IMF'nin yaptıklarında da bir mantık var.
Ayrıca, defalarca tekrarladığımız gibi içeride yapısal önlemler alınmamış da olsa, yine de Çiller dönemiyle kıyas kabul etmeyecek bir ekonomi yönetimi söz konusu. IMF bunu da görmemezlikten gelemez.
Paylaş