Paylaş
Evet Herkesin derdi başka.
Bizim mesleğe başlamayı düşünen gençlerin de.
* * *
Siyasetçiye bakın.
Siyasetçi için, ekonomi çökmesin yeter. İktisat? Karışık konu. İktisatçılar? Söz dinlemez.
Peki ya iktidar hesapları, stratejiler? Orası başka! Ama bu arada da bir ilçe başkanının bilmediğimiz hangi derdi. ‘‘Sayın Bakan ben .... ilçe yönetiminden filanca. Bizim Ahmet Bey'in bir ricası vardı.’’
Şaka yapmıyorum. Siyasetçi için önemli. Üç defa telefona çıkmayın, bizim Dekan'a yolda selam vermemekten fazla farklı değil.Bakan bir yanda IMF'yle uğraşırken, diğer yanda Ahmet Bey'in derdini dinlemek zorunda.
Siyasetçinin işi bununla da bitmiyor.
Susurluk!
* * *
Sanayicinin baş derdi rekabet.
Bırakın dış dünyayı, tekelci yönleri güçlü iç piyasada bile rekabet kolay değil. Haydi rakipleri solladınız. Malınızı sattınız diyelim. Parayı nasıl alacaksınız? Peşinse iyi.
Değilse?
‘‘Abi havaleyi bugün yapıyoruz. Parayı yarın alırsın...’’
‘‘Çeki postaladık, demek eline geçmedi?’’
* * *
Yatırımcıya ise değinmeye gerek var mı bilmiyoruz.
Yukarıdakilerin hepsi bir yana. Yatırımcıyı ilgilendiren, faizler. Gelecek ay veya önümüzdeki dönemin faizleri değil. Gecelikler.
‘‘Susurluk raporu mu?’’
Belki. Ama önce:
‘‘Abi repoya bugün ne veriyorsunuz?’’
Borsa önünde bekleyen taksicinin dediği gibi:
‘‘Abi müşterilerden iyi tüyo alıyorum. Kâğıda girip iki gün sonra çıkıyorum.’’
Güzel. ‘‘Ama bir yıl sonra elde ettiğin spekülatif kazançtan vergi ödeyeceksin!’’
‘‘Abi, bir yıl sonra kim öle, kim kala...’’
* * *
Geldik gençlere.
İktisatçı olmak istiyorsunuz. Maaşlar ne durumda? Bu aralar hangi alanlarda iş durumu daha çekici?
Finansçı olmanın en iyi yolu ne?
Ve elbette finansçılar ne alıyor?
Bu pazar yazısının amacı gençlere duyurmak.
Bayram tatilinde bu konuya köşemizde geri döneceğiz.
Paylaş