Paylaş
İç piyasalar önümüzdeki günlerde geçen haftadakinden fazla farklı olmayacağa benziyor.
Yönsüz bir borsa,
Sakin diyebileceğimiz bir döviz piyasası ve bu arada açılan birkaç pozisyon,
Ve bonoda eski alışkanlıklardan vazgeçilememesi nedeniyle (yine) kaybedilen paralar...
İçerinin özeti böyle. Esas heyecan bu hafta da dış piyasalarda.
WALL STREET
New York Borsası geçen haftayı yüzde 4 düşüşle kapadı. Cuma günü Wall Street yüzde 3 düştü. Bu, 1987 krizinden beri yaşanan en büyük günlük hareketti.
Uluslararası döviz piyasaları da hareketliydi. Dolar hafta içinde marka karşı yüzde 2 kadar değer yitirdi.
Amerikan uzun vadeli faizleri de yükseldi.
Bütün bunlar yabancıların Amerikan hisse senetleri ve bonolarından çıktıklarını gösteren bir senaryo ile uyumluydu.
Anlaşılan birçok yabancı yatırımcı dolar ve Wall Street bu kadar yüksek bir noktada iken kazançlarını yazmayı ve paralarını garantiye almayı yeğlemekteydi.
Nitekim yılbaşından bu yana bir Avrupa parasından çıkıp bir Amerikan endeksini satın almış olan bir yatırımcı bundan bir hafta önce yüzde 30'un üzerinde bir getiri sağlamıştı.
Buna bir de doların artışını ekleyin, mark bazındaki getiri yüzde 55'i aşıyor...
BİR KIYASLAMA
Çiller dönemi, Türkiye finansal piyasaları açısından tam anlamıyla bir gerileme dönemi oldu.
Bunun en güzel örneklerinden birisi son haftalarda yaşadıklarımızda görülebilir.
Çiller döneminde bazı kurumlar bono piyasasında iyi para kazandıklarını düşündüler. Uluslararası piyasaların kıstasları bir kenara atıldı. Yeni alışkanlıklar edinildi.
Ve elbette bu arada açık pozisyon tutkunluğu da sürdü.
TL'den daha iyi bir para kazanıldığı varsayıldı.
Şimdi şu soruyu soralım:
Bizim kurumlar, yıl başından beri bu gibi yöntemlerle acaba ne kadar para kazandılar?
İÇERİDEKİ KAZANÇ
Bonoda aslında reel bir kazanç yok. Ama biz muhafazakar gidelim ve yıl başından beri yüzde 60'lık bir nominal getiri eldi edildi diyelim. (Bu, yüzde 10 gibi bir reel getiri demek oluyor. Fazlasıyla iyimser.)
Borsa bir miktar para kazandırdı. TL cinsinden yüzde 27 yukarı gitti.
Demek ki yüzde 70'i bono, yüzde 30'u hisses senedi olan bir portföy yılbaşından beri TL cinsinden en fazla yüzde 55 kazandırdı.
Kurumlar TL riski üstlenmiş oldular ve sonunda enflasyonun biraz üzerinde bir getiri elde ettiler.
İyimser bir hesapla...
DIŞARIDAKİ KAZANÇ
100 TL'yi aldınız. Yılbaşında dolara geçtiniz. Amerikan hisse senetlerine yatırdınız.
Beklediniz.
Geçtiğimiz haftanın başında çıktınız, yine TL'ye döndünüz.
Ne kadar para kazanmış olursunuz?
Söyleyeyim: Yüzde 85.
En az.
SONUÇ
Çiller döneminde kazanılan eski alışkanlıklar bazı kurumlara dinamizmlerini kaybettirdi. Ufuklarını daralttı. Kurumları dar bir çerçeve içine hapsetti.
Ve bu arada da Türkiye finansal piyasalarında iyi para kazanma dönemi kapandı.
Tekrarlamaya devam edelim:
Uluslararası piyasalarda hangi kriterler geçerliyse, Türkiye piyasalarında da aynı kriterler geçerli.
Eninde veya sonunda.
Paylaş