Paylaş
İç borçlanma programı kamuoyu ve piyasalarca olumlu karşılanan bir adım oldu. Geçen hafta bu programın ekim ayını kapsayan kısmı açıklandı.
Hazine ekim ayı içinde iki ihale yapacak. Toplam borçlanmanın alt sınırı 490 trilyon, üst sınırı 590 trilyon lira olacak. Vadeler geçen aya kıyasla biraz farklı. Programda altı aylık kağıt yok. En düşük vade 231 gün.
Piyasalar ekim ayı iç borçlanma programından biraz daha iyi haberler gelmesini bekliyordu. Bununla birlikte açıklanan rakamlar fazla olumsuz da değil.
Sonuçta açıklama bu aralar iyimser bir psikolojide olan piyasa üzerinde fazla bir etki yapmadı.
Biz, iç borçlanma programındaki bir detaya dikkat çekmek istiyoruz.
PROGRAMIN AMACI
Önce bir hatırlatma.
Ne kadar borç alacağını önceden kamuoyuna duyuran bir Hazine, yapacağı harcamalar konusunda kendisini önceden bağlamış oluyor. Milletvekilleri, belediyeler veya diğer baskı gruplarından gelen ek talepleri reddetmesi kolaylaşıyor. Çünkü program delinirse hükümetin yara alacağı düşünülüyor.
Ayrıca, iç borç programları oyuncuların gelecek günlerdeki likidite miktarını daha iyi hesaplamalarına yardımcı oluyor.
Böylece bilinmeyenlerin sayısı azalıyor.
Risk bir miktar düşüyor.
KRİTİK PARAMETRE
Demek ki iç borçlanma programındaki en kritik parametre Hazine'nin alacağı borca getirdiği üst sınır.
Harcamaları kısacak, piyasalardaki riski düşürecek olan, bu rakamın biliniyor olması.
İşte ekim ayı programında bu konuda ilginç bir cümle var. İlk bakışta bir detay gibi görünebilir. Ama önemli.
‘‘İhalelerde ortalamadan satılacak miktarların açıklanan rakamların dışında olduğu’’ duyuruluyor.
Yani Hazine ekim ayında en fazla 590 trilyon borçlanacağım diyor. ama ihaleden hemen sonra ortalama fiyattan bono almak isteyen kurumlara verilecek kağıtları bu rakama dahil etmiyor. Bunlara bir sınırlama getirilmiyor.
İç borcun üst sınırı da esasta ortadan kalkmış oluyor.
Paylaş