Hisler ve akıl

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Geçen hafta boyunca bu köşede faize vergi konusunu ele aldık.

İnsan bu gibi konulara hissi yaklaşabiliyor. Faize vergi konusunu, önemli bir tedbir olarak görüp bunun ekonomi üzerindeki etkilerini kalem ve kâğıtla hesaplama yerine, kişisel sorunları ön plana çıkarıyor.

Hislerle bir karara varabiliyor. Örneğin şöyle diyor:

‘‘Bankada veya repoda parası olmayan, ay sonunu zor getiren işçi nasıl vergi veriyorsa, hiçbir şey yapmadan, oturarak para kazanan ‘rantiye' de vergi versin.’’

Bu ‘‘rantiye’’ dediğimiz kişiler arasında Merkez Bankası’nda milyarlarca dolarlık döviz hesabı tutan ve bundan yılda yüzde 10-12 para kazanan işçiler olduğunu bir kenara bırakalım.

Parasını repoya yatıran, ama her gün işine giden vatandaşı da bir an için unutalım.

Zenginleşmenin temeli olan ‘‘tasarruf olayını’’ da tartışmayalım. Geliri bir Türkiye vatandaşından çok daha düşük olmasına rağmen, iki misli daha yüksek bir oranda tasarruf eden Çinli konusuna hele hiç girmeyelim.

Sadece İsveçli bir profesör arkadaşımızdan duyduğumuz bir örneği aktaralım.

İSVEÇ PİYASASI

İsveç'te iktidar uzun yıllar sosyal demokratlarda kaldı. Bu, Türkiye'de iyi bilinir.

Ama İsveç Hazinesi'nin son yıllara kadar yüksek borçlanma zorunda olduğu fazla bilinmez.

İşte bütçe açıklarını azaltmak için çabalayan hükümet, bir gün İsveç para ve döviz piyasalarına vergi koyma kararı alır.

O güne kadar İsveç para piyasasında yapılan işlemlerden vergi alınmamaktadır. Toplanan vergi sıfırdır.

Hükümet piyasaya cüzi bir vergi getirir. Kısa vadeli borç alıp verenler, döviz bozduranlar vs... işlem başına devlete küçük bir ödeme yapacaklardır.

Hükümet bu vergiyle bütçe açığını kapatmayı planlar.

SONRASI

Vergi gelir.

Sonra ne olur bilir misiniz?

Verginin küçük olmasına kimse bakmaz.

Bütün İsveç para piyasası bir anda Londra'ya kayar. İşlemler Londra'da yapılmaya başlanır. Çünkü Londra'da vergi yoktur.

Şimdi duruma bakın:

Vergiden önce hükümet bu işlemlerden hiçbir gelir sağlayamamaktaydı. Çünkü vergi yoktu.

Vergi gelir. Piyasa Londra'ya gider. Ortada işlem kalmaz. Hükümet yine bir gelir sağlayamaz.

Vergiden önce elde edilen gelirler sıfır. Vergiden sonra elde edilen gelirler yine sıfır.

Denebilir ki, ‘‘Ne zararı var? En azından bu piyasalarda çalışmayanlar kendilerini iyi hissetmişlerdir.’’

Hayır. Zararı var.

İsveç hükümeti bir de bakar, eskiden İsveç para piyasasında elde edilen komisyonlar, yeni iş imkânları, verilen hizmetlerden sağlanan gelirler de büyük çapta Londra'ya gitmiş.

Daha önce İsveç'te maaşlardan, komisyonlardan vs. ödenen vergiler de şimdi Londra'da ödeniyor. İngiliz hükümetinin cebine giriyor.

SONUÇ

Biliyorum, söylemesi kolay ama...

Aklımızı kullanalım.













Yazarın Tüm Yazıları